Annesinin dilinden Şehid İmad Muğniye’nin hayatıyla ilgili söylenmeyenler…

  • 19 Şubat 2015
  • 1.267 kez görüntülendi.
Annesinin dilinden Şehid İmad Muğniye’nin hayatıyla ilgili söylenmeyenler…

İmad Muğniye şehit düştükten sonra, halk, onun direnişin askeri komutanı olduğunu ve direnişe birçok zaferi armağan ettiğini anladı.

Çocukluğundan gençliğine ve şehadetine kadar hayatının çeşitli açılarını betimleyip cesaretli ruhiyesini samimiyetle anlatabilecek tek kişi, bu büyük şehidin annesidir.

Şehid İmad Muğniye’nin naşının omuzlarda taşındığı gün, “Haci”, “Haci Rızvan”, “Hac Rabi’” ve İmad Muğniye’nin, çocukluğundan dünya ve dünyevi arzulardan elini yıkayıp evdeki rahat yaşamdan uzaktaki mağaralarda ve gök kubbesinin altında aşkla yaşayan bir genç olduğunu halk fark etti.

İmad Muğniye, hayatın lahzalarını Rabbine ibadet etmek ve insanlık düşmanlarına karşı mücadele etmekle geçiriyordu. İmam Humeyni (r.a) tarafından dile getirilen “İsrail, yok edilmesi gereken kanserli bir tümördür” sözünü oldukça dikkate alıyordu ve bu mikrobun fakat kanla yok edileceğini fark etmişti. Bu yüzden kanıyla İsrail’e büyük tokat vurmuştu.

İmad Muğniye’nin şehadetinden sonra Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, “Hac İmad Muğniye’nin kanı, İsrail’in varlığını ortadan kaldıracaktır” demişti.

Böylece halk, Hac Rızvan’ın Cihad Konseyi Başkanı, direnişin askeri komutanı ve direniş zaferlerini taçlandıran düşünen akıl olduğunu anladı; o, Hizbullah’ın cihad cevheriydi, Nasrallah’ın, kendisinden iki zaferin komutanı olarak bahsettiği kimse, O idi ve yıllarca kim olduğu bilinmeksizin yaşayan kimseydi; zira kimse sırlarının hazinesini açığa çıkarmaya cesaret etmiyordu.

Bu arada, anneler için örnek olan bu büyük şehidin annesi, onun sırlarına vakıf olmak için iyi bir kaynaktır, zira bir anne olarak onun sırlarından perde aralayıp halkın bilmediği konuları söyleyecek ve böylece bu eşsiz komutanla daha fazla tanışma imkanı sağlayacak olan yegane kimsedir.

Tasnim, İmad Muğniye’nin annesiyle Beyrut’taki evinde bir röportaj yaptı ve işte o röportajın metni:

İmad’ın annesi, konuşmasına şöyle başladı: İmam Humeyni (r.a), kendi evlatlarından biri olarak İmad Muğniye’den söz etmişti ve İmam Hamaneyi de onun hakkında şöyle demişti: 2006 savaşı sırasında, Hac İmad ve Hasan Nasrullah’ın muzaffer olmaları için dua ettim ve bugün, kıyamet gününde bize şefaatçi olmalarını diliyorum.

Her şeyden önce İran İslam Cumhuriyeti’nden, cihad yolunda üzerimizde büyük hakkı olan İmam Humeyni (r.a) ve İmam Hamaneyi’nin hakimane rehberliğinden dolayı teşekkürlerimi belirtmeliyim.

Hac İmad, daha çocukluktan itibaren farklı ve kendine özgü bir şahsiyete sahipti, az konuşur ve daha çok amel ehliydi. Bu özellikleri, İmam Hüseyin’in (a) bereketi sayesinde edinmişti, zira Hac İmad, bu büyük İmam’ın hayatı ve şehadetinden oldukça etkilenmişti.

İmad Muğniye’nin Aşura’ya ve İmam Hüseyin’in (a) kıyamına bakışı

Hac İmad’ın cihad yoluna girmesinde İmam Hüseyin’in (a) inkılabının büyük bir etkisi vardı, şöyle ki; İmam Hüseyin (a) ve inkılabı onun için sadece Muharrem ve Aşura’dan yada gözyaşı ve üzüntüden ibaret değildi, aksine İmam Hüseyin’in (a) inkılabına akide ve iman konusu olarak bakıyordu ve onun şehadetinin gerisinde güç ve iradenin kaynağı olan bir sırrın gizlendiğine inanmaktaydı.

Hac İmad’ın Muharrem ve çocukluk günlerini hatırlayan Şehid Muğniye’nin annesi, şunları dedi: Muharrem günlerinde yas toplantısı evimizde yapılırdı ve bir kişi ağıt okurdu. Fakat Şehid Muğniye, bu tarza itiraz ederdi ve sürekli İmam Hüseyin’in (a) hayatının ağıt okumaktan daha geniş ve derin boyutlara sahip olduğunu vurgulardı. Bu yüzden İmam Hüseyin (a) ve Hüseyni Hareket ile ilgili kitapları iştiyakla mütalaa ederdi, İmam’ın neden şehid düştüğünü ve Aşura inkılabının amacını kavramak için uzun uzun araştırma yapardı.

13 yaşında Siyonist rejime karşı cihad etmek

Şehid İmad, buradan itibaren Allah yolunda İsrail’e karşı cihad yoluna adım attı ve 13 yaşlarında İsrail’e karşı aleni ve sürekli bir savaşa girdi. En önemli amacı, İsrail’in yok olması ve Filistin’deki mazlumlara yardım etmekti. İmam Hüseyin(a) nasıl zulme karşı durduysa, oda zulme karşı mazlumu savunmak için ayaklanmaya çalışırdı. Şüphesiz bu ruhiye, onun başarısının nedeniydi, zira sadece bu yola adım atarak söz konusu hedefi gerçekleştirebileceğini iyice kavramıştı.

İmad Muğniye’nin ilk makalesi

Hac İmad, çocukluğunu ve gençliğini kendi akranları ve yaşıtları gibi geçirmedi, oyun ve eğlence peşinde değildi, bilakis ilim ve amel için yaratılmıştı. Bu nedenle, onun hayatında oyun ve eğlencenin bir önemi yoktu ve daha 12 yaşındayken, “Dil, senin muhafızındır, eğer korursan seni korur ve eğer ona ihanet edersen sana ihanet eder” başlığı altında bir makale el-Halic dergisine yazdı ve İslami bazı kitapların yazılmasında da yer aldı.

Şehid Muğniye’nin annesi, onu şöyle tanıtmaya devam etti: O, kamilen İslami yaklaşımlara sahipti ve benim arzum, çocuklarımın böyle bir aşamaya gelmeleriydi, zira cihad ve direniş mesirine adım atmak bizim İlahi görevimizdir. Bu yüzden, çocuklarımızın bu yola girmelerine engel olmamak gerekir, bilakis onları motive edip bu doğrultuda yönlendirmekle görevliyiz.

İmad Muğniye’nin örnek aldığı şahsiyet

Hac İmad, Şehid Muhammed Bakır el-Sadr’ın izleyicilerindendi ve onu örnek alırdı. Bu yüzden, onun şehadet haberini duyunca oldukça hüzünlenmişti. Daha sonra Baasçılar’la savaşmak için Lübnan’a gitti. İran’da İslam İnkılabı olunca da onunla birlikte hareket etti ve o dönemde düzenlenen gösterilere katıldı. O günlerde Lübnan’da bu tür meseleler gündemdeydi.

İmad Muğniye’nin İmam (r.a) ile ilk görüşmesi 

Hac İmad, ilk defa 1982’de İmam’la görüştü, aynı yılda İsrail’in Lübnan saldırısının birinci gününde Muhammed Hüseyin Fazlullah ile birlikte İran’a gitmişler ve İmam’la görüşme yapmışlardı. Dönerlerken Bekaa yolu kapanmıştı, bu yüzden bir müddet Bekaa’da kalmak zorunda kaldılar. Bu arada İsrail saldırıları Beyrut’a kadar ilerlemişti.

O sıralarda Siyonistler’in girmediği tek bölge, güneydeki Dahiye bölgesiydi. O günlerden itibarendi ki direniş başladı ve İsrail ile mücadele bir görev haline geldi. Dolaysıyla Şehid İmad, direniş saflarına katıldı ve ondan sonra radikal bir İslamcı olarak ve İsrail ile mücadele suçundan dolayı İsrail ve Lübnan devleti tarafından takibata alındı, öyle ki kaç sefer terör edilmek istendi.

Cihad faaliyetleri

Bu gelişmelerin ardından Hac İmad, İran’a gitti, İmam Humeyni (r.a) görüştü ve uzun bir müddet İran’da kaldı ve cihadi faaliyetler yaptı. O zamandan itibaren artık aynı yerde kalmıyordu, sürekli yerini değiştiriyordu, zira çeşitli ülkeler tarafından takip ediliyordu. Artık aynı yerde kalamıyordu ve biz de onu fazla göremiyorduk, öyle ki bir defa onu bir yıl boyunca göremedik ve böylece o, 25 yılı böyle bir durumda geçirdi.

O, mümin ve aydın bir insandı. İslam’ı savunmayı amaçlayan her mümin insan, fedakarlık etmesi gerekir. Allah’a şükür ki o, canından geçti ve ben yaşananlardan pişman değilim, zira görevini doğru yaptı ve bütün hedefi Allah’ın rızasını kazanmaktı.

İmad’ın, annesiyle ilişkisi

Ümmü İmad, anne ve evlat ilişkisi hakkında ise şunları söyledi: Allah’a hamd olsun, benim çocuklarımla iyi bir ilişkim vardır, bir hata yaptıklarında sürekli onları uyarırdım. Hatta Şehid İmad büyüdükten sonra da bir hata yapmasın diye sürekli çabalardım ve gerçekte ilişkilerimize bir tür saygı ve sevgi hakimdi. Zira oğlum her zaman saygılı davranırdı ve ne zaman kendisine bir konuyu hatırlatsam saygıyla kabul ederdi. Allah’a hamd olsun, ondan asla saygısızlık yada bir kusur görmedim. Ne zaman fırsat bulsaydı ziyaretimize gelir ve bu konuda asla kusur yapmazdı.

İmad Muğniye’nin iki kardeşi Cihad ve Fuad’ın şehadetleri

Bu büyük şehidin annesi, onun diğer şehid kardeşleri yani Cihad ve Fuat ile ilişkisi konusunda şunları söyledi: Şehid Cihad, İmad’ın sağ koluydu ve 1982’de İmad 18 yaşında ve Cihad ise 16 yaşındaydı.

O dönemde Cihad, Lübnan’ın güneyine silah götürüyordu. Bu nedenle onun adı, İsrail’in takip ettiği kişilerin listesine eklenmişti artık güneye gitmiyordu. Aynı yılın mübarek Ramazan ayında, Bi’ru-l Abd bölgesinde cesetleri çıkarma ve yaralıları kurtarmaya çalışırken şehid düştü.

O dönemde, Muhammed Hüseyin Fadlullah’ın evi Semir Caca’nın milis güçleri tarafından saldırıya uğramıştı. Yarım saat süren bu saldırıda Cihad’ın da içinde bulundu 90 kişi şehid oldu ve Allah’a hamd olsun ki oda, direnişin kurucuları ve hamilerindendi.

Şehid Fuat ise Siyonistler’in Kefra ilçesine düzenledikleri saldırıya karşı savaş cephesine katılmıştı. Bu saldırıda, “Züheyr Şehade” ve Hac Mustafa’nın kardeşi “Dirani” şehid olmuşlardı. Fuat ise, Dahiye bölgesinde İsrail tarafından iş yerinin karşında bırakılan patlayıcı paketin patlaması sonucunda şehadet feyzine nail oldu.

İran İslam İnkılabı, bizim imani ve akidevi dayanağımızdır

İmad’ın annesi, söyleşinin devamında şunları söyledi: Cihad ve direniş yolunda önemli bir rol alan üç şehidin annesi olduğum için Allah’a şükrediyorum ve inşallah daha önce sabrettiğimiz gibi bundan sonrada sabredenlerden oluruz. İlk başta da dediğim gibi tüm bunlar, İmam Hüseyin’in (a) ve şerefli ailesinin kıyamının bereketiyle ve bizim imani ve akidevi dayanağımız olan İran İslam İnkılabı’nın sayesinde gerçekleşti ve elbette İmam Musa Sadr’ın da bu yolun başında ve ona adım atmada önemli bir rolü olmuştur.

İran İslam İnkılabının direnişin devam etmesinde ve elde edilen kazanımlarda önemli bir etkisi olmuştur. İsrail’i Beyrut’tan çıkaran da direnişti. Bu nedenle, şu an güneyin dağları ve ovaları, Allah’ın yardımıyla bu bölgede direnişe kalkışan cengaverlerin anısını barındırmaktadır. Şüphesiz bu zaferlerin tümü insan elinin semeresi değil, belki İmam Hüseyin’in (a) kıyamı ve Kerbela’da akıtılan temiz kanların bir sonucudur.

İmam Hüseyin’in (a) yolunda yürüyen direnişçi ve şehid savaşçıların aramızda anılarının hala diri olduğunu vurgulayan İmad Muğniye’nin annesi, Şehid Muğniye’nin yasına katılanlardan birinin gördüğü bir rüyaya değinerek şöyle dedi: Onu, mühimmat dolusu bir çantayla rüyasında görüyor ve kendisinden nereye gideceğini sorduğunda, Şehid Muğniye cevaben şöyle diyor: Ben Mısırlı gençleri desteklemeye devam edeceğim… Allah, “Şehidler, diridir” buyurmuştur.

İmad Muğniye’nin şehadeti ile ilgili söylenmeyenler

Şehid Muğniye’nin annesi, onun şehadeti hakkında şunları söyledi: Hac İmad’ın şehadet haberini duymak çok zordu. Ondan birkaç gün önce babası, cerrahi ameliyat nedeniyle hastaneye yatırılmıştı. Cumartesi günü hastaneden çıktık ve aynın günün ikindi vaktinde Şehid İmad eşiyle birlikte ziyaretimize geldiler fakat yorgunluk nedeniyle uyuyorduk. Şehid İmad eşine, ‘bırakalım istirahat etsinler, yarın geliriz inşallah” demiş.

Pazar gecesi Şehid İmad evimize geldi, birlikte yemek yedik ve bir süre bizimle birlikte olduktan sonra evi terk etti. Bir gün sonra yani Pazartesi günü Suriye’deki patlamanın görüntülerini televizyonda gördük ve şu haber yayınlandı: Suriye’de meydana gelen patlamada Hamas’ın komutanlarından biri hedef alındı.

Bu haberi duyduktan sonra televizyonu kapattım, bir sonraki günün sabahı yani Salı günü Hac Ali Ammar geldi ve Hac İmad’ın bu patlamada yaralandığını ve inşallah iyileşeceğini söyledi. Fakat kendisinden açık olmasını ve gerçeği bana söylemesini istedim, oda oğlumun şehadet haberini bana verdi. İlk başta inanmıyordum fakat namaz kıldım ve Hz. Zehra’ya (selamullah aleyha) mütevessil oldum ve biraz kendimle halvet ettim. Ondan sonra anladım ki eğer zafiyet gösterirsem İsrail kendini muzaffer hissedecek, o yüzden karar aldım Hz. Zeynep gibi güçlü ve cesaretli davranayım. Tabi ki bu, Allah’ın bir lütfü ve inayeti idi.

Her kardeşin şehadet tarihi

Şehid İmad, Sefer ayının beşinde Hz. Rukiyye’nin şehadet gününde, Şehid Fuat Recep ayının 23 ünde ve Cihad ise Ramazan’ın 11’rinde şehadete nail oldular.

İmad’ın ahlaki özellikleri

Üç şehid annesi, Şehid İmad’ın diğer belirgin ahlaki özellikleri hususunda şöyle dedi: O, dünya malına asla önem vermezdi, hazırlanan yemeğe itiraz etmez ve yeni elbiseler peşinde değildi. Mali durumumuzu anlayışla karşılardı ve bu konuda kardeşlerini de ikna ederdi.

O, 1982’de eş olarak seçtiği kızı İran’a götürdü ve orda onunla evlendi. Eşinin onun hayatında önemli bir rolü vardı, gerçekte onun destekçisiydi ve kat ettiği yolun yarısını onunla birlikteydi.

Onlar İran’da sade bir evde yaşıyorlardı ve Lübnan’a döndüklerinde eşi, onun ilk çocuğuna hamileydi.

Her ikisi, eş-Şiyah’ta bulunan evimize yerleştiler. Ev küçük olduğu için balkonu şişeyle kaplayarak odaya çevirdiler. Bu durum böyle devam etti ta ki Burcu-l Biricne bölgesinde ayrı bir eve taşındılar. Orda da sade bir yaşamları vardı.

İmad’ın çocukluk döneminden bir hatıra

İmad’ın annesi bir nebze eski günlere dönerek çoğu kimsenin duymadığı bir olayı anlattı:

Bir gün İmad ile birlikte taksideydik, İmad o sıralarda 14 yaşındaydı, taksideyken radyodan, Bint-i Cümeyl şehrinin Siyonist düşman tarafından bombalandığı söylendi. Yanımızda oturanların hiçbiri bu bölgenin nerde olduğunu bilmediler. Fakat İmad, Bint-i Cümeyl’in güneyde olduğunu söyledi. Güneyde durum biraz sakinleştikten birkaç gün sonra çantasını aldı ve gitmek üzereyken kendisine ‘nereye gidiyorsun?” dedim. Oda, ‘bir yere gidiyorum’ dedi. Engellemeye çalıştım ama ısrar edince izin verdim. Geri geldiğinde, ‘eğitim gördüğünü ve Bint-i Cümeyl’e gittiğini’söyledi.

14 yaşındayken Fetih Hareketi’ne katıldı

O, 14 yaşındayken Feth Hareketi’ne katıldı ve Filistin direniş güçlerinden bir gurupla faaliyetlerde bulundu. Elbette onlarla çalışmayı, faaliyetlerin İslami öğretilere uymasına bağlayarak şöyle demişti: Bizler mümin bir gurubuz ve bu temelde birbirimizle çalışacağız, biz komünist veya başka bir şey değiliz.

İran İslam İnkılabı’nın yetkililerine ve gençlerine tavsiye

Şehid İmad Muğniye’nin annesi, röportajın sonunda İran İslam Cumhuriyeti’nin yetkililerine ve gençlerine hitaben şöyle dedi: İmam Humeyni’nin (r.a) geri bıraktığı bu inkılabı ve kazanımı koruyun; İmam Humeyni (r.a) ülkesinin gençliği için bu kazanımı gerçekleştirirken büyük fedakarlıklar yaptı ve bu fani dünyadan giderken bir şeyi yoktu fakat bizler ve sizler için şu an içinde bulunduğumuz bu nimeti geriye bıraktı.

İmam Humeyni’ye (r.a) karşı hürmetsizlik yapıldı ve ülkesinden sürgün edildi. O, İslam yolunda acılara ve işkencelere katlandı. Bu yüzden, gençlerin bize bırakılan emaneti koruyacaklarını umuyorum. Yüce Allah zalimlere karşı mücadelede bize yardım edecektir.

İslam Cumhuriyeti’nin yetkililerini ABD’nin tuzağına düşme konusunda uyaran Ümm-ü İmad, “ABD’ye güvenmemek gerektiğini ve herkesi, İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamaneyi’nin tutumuna davet ettiğini” vurgulayarak “İran’ın bütün Müslümanların ve hür insanların umut kaynağı olduğunu ve İran’daki gelişmeleri büyük bir dikkatle takip ettiğini” belirtti.

Kaynak: Welayet

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.