Bahreyn’deki Al’ı Halife rejiminin Suudi krallık rejiminin denetiminde halkı bastırma girişimleri

Suudi krallık rejimi Arabistan halkını bastırmakla kalmayıp, Bahreyn’e Hüküm süren istibdadı Al’i Halife krallık rejiminin de Bahreyn Müslüman halkına karşı baskıcı girişimlerini askeri ve istihbarat açısından destekleyip yönlendirmektedir.

Al’i Halife rejimi, muhalefeti sindirmek amacıyla siyasi faaliyetlerini sürdüren insanları tutuklayıp, işkence etmektedir. bu nedenle Bahreynli siyasi tutuklular açlık grevine başladılar. Bahreyn’in el Huz elcaf merkezi hapishanesinde tutulan Bahreynli muhalifler, işkenceler, tacizler ve sağlıksız şartları protesto etmek amacıyla açlık grevi başlattılar. Bahreyn’deki halk kitlelerinin demokratikleşme ve özgürlük mücadelesini bastırma girişimlerine karşı beş insan hakları örgütü, siyasi tutuklulara karşı yapılan insanlık dışı uygulamaları kınayıp, Bahreyn rejimine karşı dünya toplumunun baskılarını arttırmalarını istediler. Bahreyn Müslüman halkı Şubat 2011’de dikta Halife krallık rejimine baş kaldırıp, barışçı gösteri yürüyüşleriyle bu ülkenin Amerika ve İngiltere boyunduruğundan kurtulmasını, ayırımcılığa son verilmesini, eşitlikçi temel hak ve özgürlüklerin sağlanıp korunmasını, dikta hanedan rejimi yerine seçilmiş demokratik, adaletli, İslam ilkelerine uygun cumhuriyetçi devlet düzeninin kurulmasını istediler. Fakat Halife rejimi halkın bu İslami ve insani taleplerini, silah kullanıp, kana bulayarak karşılık verdi. Buna rağmen halkın özgürlük ve demokratikleşme kıyamını bastıramadı. Bahreyn dikta rejimi, Suudi krallık rejiminin liderliğindeki Fars Körfezi işbirliği konseyini yardıma çağırdı. Suudi krallık rejimi de askeri ve güvenlik güçlerini Bahreyn’e gönderip, halk kitlelerine ateş açıp katliamlar yaptı ve gösteri yürüyüşlerine katılanları tutuklayıp işkence etti. Bahreyn monarşi rejimi, protesto gösterilerinde yaralananları tedavi eden tabip ve hemşireleri ve sağlık personelini de tutuklayıp işkence etti ve işlerine son verdi. Bahreyn topraklarının yarısına yakını Amerika deniz piyade güçleri ve savaş gemilerinin işgali altındadır. Amerika 5. deniz filosu Bahreyn’de konuşlandırılmıştır. Suudi krallık rejimi de Bahreyn halk kıyamını bastırmak için binlerce askeri ve istihbarat gücünü Bahreyn’e göndermiştir. Suudi krallık rejimi yüzlerce milyar dolarlık petrol gelirlerini Amerika bankalarına yatırdığı için, Amerika yönetimi, Suudi krallık rejiminin Arabistan halkıyla Bahreyn Halkını bastırma, insanlık suçu işlemesine ve Yemen halkına doğrudan savaş dayatıp katliam yapmasına ya göz yummakta yahut açıkça destek vermektedir. Binlerce Müslüman Muhalif Arabistan ile Bahreyn hapishanelerinde en kötü ve sağlıksız şartlarda tutulmaktadır. Suudi krallık rejimi Amerika, Almanya ve Fransa başta olmak üzere, Avrupa ülkelerinin siyasi ve askeri silahlarıyla tekfirci teröristleri Afganistan, Pakistan, Irak ve Suriye’de beslemekte, dikta gerici hanedan rejimlerini ayakta tutmaya çalışmaktadır. Bahreyn ve Arabistan siyasi muhalefet gurupları ve insan hakları örgütleri, Bahreyn ve Suudi krallık rejimlerinin baskıcı ve devlet terörünü estirme girişimlerini lanetlerken, BM insan hakları konseyi de bu iki dikta krallık rejiminin insan haklarını açıkça ihlal ettiklerini bildirdi. Bahreyn El Vefak İslami cemiyetinin genel sekreteri Şeyh Ali Selman ile Arabistan siyasi hukuk merkezinin üst düzey yöneticilerinden Abdul-Aziz Elşebilli’nin Al’i halife ile Suudi krallık rejimi mahkemelerince 9 yıl hapis cezasına mahkum edilmeleri ardından BM insan hakları konseyi siyasi tutukluların haklarının ihlal edildiğini ve bundan endişe duyulduğunu bildirdi. Bahreyn rejimi çoğunluk Şii Müslümanların haklarını ayaklar altına alıp, ayırımcılık yapmaktadır. Arabistanlı Şii Müslümanlarda petrol yataklarının bulunduğu bölgelerde yaşadıkları halde yoksul bırakılıp, özgürlük ve dini inançlarına uygun olarak amel etmekten mahrum bırakılıp, silahlı saldırılarla katledilip, tutuklanıp işkence edilmektedirler. Suudi krallık rejimiyle Bahreyn Al’i halife rejimi, insan hakları örgütlerinin faaliyetlerini de yasaklamış bulunuyor, muhalefeti farklı cezalara mahkum etme girişimlerine karşı her türlü itiraz sesini bastırmaya çalışıyorlar. Bu iki dikta hanedan rejimleri bütün katliamlar ve işkencelere rağmen muhalefeti bastıramayıp gün geçtikçe insanlık dışı gerici rejimleri daha bir sarsılmaktadır.