Filistin halkının çilelerinin artması küresel rahatsızlığa yol açıyor

  • 30 Nisan 2016
  • 869 kez görüntülendi.
Filistin halkının çilelerinin artması küresel rahatsızlığa yol açıyor

Dünya çapında siyonist İsrail rejiminin işgal altındaki topraklarda Filistin halkına yaşattığı çileler ve yıkıcı girişimlerinden aşırı derecede rahatsız olmakta olduğu gözleleniyor.

Özellikle son bir hafta içinde Ürdün nehri batı yakasında Filistinlilere ait evlerin yıkımına hız verilmesi uluslararası çapta işgal rejimine karşı rahatsızlığı zirveye çıkardığı belirtilmektedir.

Bu doğrultuda BM Teşkilatı, siyonist İsrail rejimi tarafından şiddetle sürdürülmekte olan yıkım siyasetleri sonucu Filistinli avare ve evsizlerin sayısının git gide artmakta olduğunu ve bunun kaygı verici olduğunu bildirdi. BM konuyla ilgili yayınladığı bildiride geçen yıla oranla Ürdün Nehri Batı Yakasında İsrail tarafından Filistinlilere ait evlerin yıkımının 4 katı arttığını bildirdi.

BM Teşkilatı, Ocak 2016 yılından şimdiye kadar genel olarak Filistinlilere ait 588 konutun tahrip edildiğini bildirdi.

Filistinlilerin evlerini yıkmada siyonist rejimin gayesi ise bölgenin nüfus yapısını değiştirmek ve yerli Filistin halkının bölgeden uzaklaştırmaktır.

Filistinlilerin daha fazla avare olması ve bölgeden uzaklaştırılması amacıyla siyonist işgal rejiminin kendi tahrip edici siyasetlerini yoğunlaştırmasına paralel olarak, işgal rejiminin bölgesel ve uluslararası alanda da konumunun güçlenmesi amacıyla bu rejimin destekçileri ve finansörleri tarafından bir takım planların hayata geçirilmekte olduğu gözlemleniyor. Nitekim Fransa’nın planının böyle bir dönemde gündeme gelmesi dikkate alınabilir.

Haber kaynakları, Filistin Özerk Teşkilatı ile İsrail rejimi arasında görüşmelerin yeniden başlatılması için Fransa tarafından ileri sürülen teklifin bazı maddelerine temasla bu planın çok tehlikeli olduğunu bildirmekteler.

İsrail-Filistin sorununun çözümü için uluslararası konferans yapılması çağrısında bulunan Fransa, Cumhurbaşkanı François Hollande İsrail-Filistin sorununun çözümü için uluslararası bir konferans çağrısında bulundu.

Filistin Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas’ın da olumlu karşıladığı ve kabul ettiği bu plan, Filistin sorununun 18 aylık gibi bir süre içinde çözüme kavuşturulmasını, Filistinli avarelere tazminat ödenmesini ve İsrail’in işgal ettiği bölgelere çıkmasına değinmeksizin bir devlet olarak kabul edilmesini ön görmektedir.

Tazminat ödenmesiyle Filistinli mültecilerin kendi ana vatanlarına, ev barklarına geri dönmelerinin engellenmesi ve şu anda bulundukları bölgeleri daimi olarak yerleştirilmeleri Fransa planında yer alan çok tehlikeli konulardan olup bu planın 30 Mayısta ele alınarak görüşülmesi bekleniyor. Bu plan öyle bir ortamda gündeme getiriliyor ki Filistinlilerin tarla, ev, arsa ve mallarının siyonist rejimce müsadere edilmesi, siyonist site inşaatının devam etmesi ve Filistinlilerin mecburi göçe zorlanmaları yönünde yapılan tüm uyarılara ve tepkilere rağmen işgal rejiminin kendi yayılmacı, zalim siyasetlerini ısrarla sürdürmektedir.

Siyonist İsrail rejiminin Filistinlileri kendi ev barklarından ederek onları mecburi göçe zorlaması ise Filistinli mülteci ve avarelerin sayısının her geçen gün daha da artmasına sebep olmaktadır. Öyle ki halı hazırda Filistinli mültecilerin sayısının 5.5 milyon kişiyi aştığı ve onların hemen hemen yarısının çok kötü koşullar altında bulundukları yapılan resmi açıklamalarda dile getiriliyor.

Filistinli mültecilerin içinde bulunduğu felaket durum karşısında bir takım batılı yönetimlerin, siyonist rejime hak verircesine takındıkları tavır ve siyasetleri ise Filistinli mültecilerin konumunun gündem dışı kalması ve değerini yitirmesine sebep olmaktadır.

Nitekim Fransa tarafından teklif olunun sözde Filistin barış planında Filistin sorununu temel parçalarından biri mülteciler meselesi göz ardı edilmiş ve dikkate alınmamıştır. Bu ise Fransa planının BM kararnameleri özellikle de Filistinli mültecilerin kendi vatanlarına geri dönmelerini zorunlu kılan ama hayata geçirilmeyen 194 sayılı karara açıkça tezat arzetmektedir. Böyle bir durumda BM’nin pasif tutumunun devam etmesi, siyonist rejim ve hamisi batılı devletleri kendi komplolarını sürdürme konusunda daha da cesaretlendirmekte ve Filistin halkının hakları bir o kadar daha fazla payimal edilmektedir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.