İSLAM DÜNYASINDAKİ İKİ KANSER TÜMÖRÜ: HARİCİLİK VE AHBÂRİLİK – Muhammed Hüseyin Seyfullah

Muhammed Hüseyin Seyfullah

Yazarın şu ana kadar yazılmış 2 makalesi bulunuyor.
  • 19 Ocak 2015
  • 1.939 kez görüntülendi.

 

10926165_887895291241216_1993054220985257812_o

Tekfircilik; Süfyani İslam’ın, Hûlefây-ı Raşidin döneminin kanlı bir şekilde sona ermesinde ve Hz. Peygamber’in Ehl-i Beyt’inin, yalnızlaştırılmasında kullandığı en etkili silahlardan bir tanesiydi. Emevi taifesi, İmam Ali’nin safını tekfirci Hariciler eliyle ikiye bölmüş ve kendisini bu sapık akımın fitnelerini ortadan kaldırmakla meşgul etmişlerdi. O dönemdeki tekfircilik fitnesi: İmam’ın Nahrevan Savaşındaki güçlü bir darbesi ile günümüze kadar belini doğrultamamış fakat içinde bulunduğumuz asırda önce İngilizlerin ve daha sonra ABD ve İsrail’in çabaları ile tekrar palazlandırılmıştır. Hz Peygamber’in vefatından sonra Ümeyyeoğulları, Hariciliği önemli bir koz olarak kullandılar. Çünkü Haricilik, Süfyânî İslam’ın yaşam alanını genişletmek için habis bir mantığa sahipti. Haricilerin, Hz Peygamber’den sonra sistemli bir şekilde ortaya çıkarak, ortaya koydukları faaliyetler ve yaptıkları katliamlar, İslam Dünyasının başına Süfyânî Emevî iktidarının geçmesine sebep olmuştur. İmam Ali, bütün enerjisini Haricilik fitnesini bertaraf etmek için harcamamış olsaydı, ya da başka bir deyişle, Hariciler eliyle meşgul edilmemiş olsaydı, beki de Emevîler İslam dünyasının başına geçemeyeceklerdi. Günümüzde de Süfyânî İslam’ın, Öz Muhammedi İslam’a karşı kullandığı en tehlikeli silah tekfircilik silahıdır. Süfyânî İslam (Amerikancı İslam), için Haricilik/Tekfircilik zihniyeti, önemli bir can simidi görevi görmektedir. Bugün, Deccâlî ve Süfyânî tağutların, İslam Dünyasını yangın yerine çevirme noktasında bu gücü nasıl etkin bir şekilde kullandıklarını gayet net bir şekilde müşahede etmekteyiz.

Halen günümüzdeki Süfyânî tağutlar, Tekfirciliğin ortaya koyduğu tahribatların akabinde, yine Süfyânî bir iktidarı İslam Dünyasının başına getirme hayallerini kurmaktadırlar. Emperyalistler de bu akım eliyle İslam’ın yükselen sesini bastırmaya ve dünya üzerinde İslam’a karşı duyulan ilginin sönmesine çalışmaktadır. Batılılar, tekfircilerin korkunç cinayetleri sayesinde dünya kamuoyu arasında İslam dinini vahşi bir din olarak lanse etmeye çalışmaktadır. Bugün Suriye ve Irak’ta tekfirci haricilerin yapmış oldukları katliamlar bu bölgenin İsrail lehine boşaltılmasını amaçlamaktadır. İsrail’in savaşla ele geçiremediği toprakları ABD, tekfirciler eliyle savaş alanına çevirerek bu bölgeleri insansız bir coğrafya haline getirmeyi amaçlamaktadır. Kuzey Irak’ta bulunan Yahudilerin, tekfircilerin elinde bulunan Musul civarında toprak satın almaları bu projenin adım adım uygulanmakta olduğunu göstermektedir. ABD ve müttefikleri Nil’den Fırat nehrine kadar olan sahayı tekfirciler eliyle önce savaş alanına çevirerek boşaltmayı ve bu bölgelerde zamanla oluşacak otorite boşluğunu İsrail ile doldurmayı hedeflemektedir. Bugün Nil ile Fırat arasındaki sahada; Mısır’ın Sina bölgesinden Irak’ta Fırat havzası boyunca Dicle Nehrine kadar olan sahaya tekfircilerin ısrarla hâkim olma girişimleri boşuna değildir ve Büyük İsrail Projesini hâkim kılma mücadelesidir. Tekfircilerin ele geçirdikleri yerlerde naralar atarak insanları vahşi bir şekilde katletmeleri bölge halklarının korkarak yurtlarını terk etmelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Vahşice işlenen bu cinayetler hem dünya kamuoyu üzerinde İslam’ın imajını zedeleme amacını gütmekte ve hem de bu bölgedeki halkların korkarak kaçmalarını sağlamaya yöneliktir. Suriye ile Irak toprakları üzerinde tekfirci teröristlerin ele geçirdiği bölgelerden insanların korkuyla kaçarak, Suriye devleti ve Irak devletinin elinde bulunan bölgelere sığınmaları, bu iki ülkede kimin zalim ve kimin mazlum olduğunu net olarak ortaya koymaktadır.

Üstâd hazretlerinin de ifade ettiği gibi: Vahhabilik (Tekfircilik), Ehlî Sünnet kisvesi altına gizlenmiştir. Haricilik, İngilizler tarafından bilinçli bir şekilde Ehlî Sünnet kisvesi altına yerleştirilmiş; İslam Dünyasında Şii ve Sünni Müslümanlar arasındaki ihtilaflarda koz olarak kullanılmıştır. Tekfirciliğin Sünni Müslümanlar arasında yayılması amacıyla Ahbarî Şiilik veya günümüz tabiriyle İngiliz Şiîliği de önemli bir güç olarak kullanılmıştır. Ahbâri Şiîliğin geçmişi Abbasilerin habis yönetimine kadar uzanmaktadır. Abbasiler, Ehlî Beyt taraftarlığını (Şiîliğini) tahrif etmek amacıyla tekfirci bir mantığa sahip olan Ahbariliği İslam Dünyasında ve Şiiler arasında yaymaya çalışmışlardır. En az Vehhabilik kadar İngilizlerin ilgisine mazhar olan Ahbarilik, Müslümanlar arasında Şiî-Sünni kardeşliğinin zedelenmesi amacıyla yoğun bir şekilde desteklenmiştir. Tekfircilik ve Ahbarilik birbirini besleyen iki kanser tümörü haline gelmiştir. Emperyalistler, tekfirciliğin İslam dünyasında yer edinmesinde, Ahbariliği güçlü bir şekilde kullanmaktadır. Ahbarilerin, Şiî ve Sünniler arasındaki ihtilaflı konularda takınmış oldukları tekfirci tutumlarının İslam Dünyasındaki yansımaları çok net olarak karşımızda durmaktadır. Ahbarilerin, Hulefây-ı Raşidin dönemindeki olaylara yaklaşım tarzı ve takınmış oldukları tekfirci tutum Emperyalistler tarafından yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Emperyalistler, İslamî görünümlü medya kanallarını, saray mollalarını, entelektüel dalkavuk kesimleri, gazete ve dergileri, üniversiteleri ve düşünce kuruluşlarını; Şii ve Sünni Müslümanlar arasında derin uçurumlar meydana getirmek amacıyla yoğun bir şekilde kullanmaktadır. Ahbari Şiîlerin Ehlî Sünnet’in mukaddesatına yönelik çirkin saldırıları ve tekfirci yaklaşımlarının İslam Dünyasında ne şekilde infiale sebep olduğu; Mısır’da Hasan Şehate ve arkadaşlarının toplumsal bir linç girişimine maruz kalmalarıyla net olarak görülmüştür.

Günümüzde Irak ve Pakistan’daki Şiî camilerine yönelik intihar saldırıları mezhebi nefretin ne boyuta geldiğini göstermektedir. Birkaç yıl öncesine kadar sadece Şiî camilerini hedef alan bu eylemler artık Sünni camilerini de kapsamak suretiyle Suriye, Afganistan, Yemen, Mısır, Libya gibi ülkeleri de içine alacak şekilde genişlemiştir. Binlerce masum insanın şahadetiyle sonuçlanan bu eylemlerde en az saldırıları yapan Tekfirciler kadar, onları kışkırtarak saldırgan hale getiren Ahbarilerin de payı bulunmaktadır. Ahbarilik, İslam dünyasında tekfirci üretim mekanizması olarak iş görmektedir. Ahbarilerin mezhebi ihtilafları körükleyici tavırları, Emperyalistlerin bu tür sabotaj ve katliamlarında kullanmış olduğu ahmakların sayısını artırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. İslam Dünyasında aklı başında Şiî ve Sünni bütün Müslümanların, tekfirciliğe karşı mesafe alması ve tekfircilik zihniyetine karşı kendilerini tezkiye etmeleri gerekmektedir. Müslümanlar arasında aşırılığın; ifrat ve tefritin yayılmaya çalışılmasının İslam Dünyasını getirmiş olduğu nokta ortadadır. Geçmişte İslam Dünyasında yaşanan mezhep kavgalarının sonucunda, İlâhî bir tokat olarak meydana gelen ve İslam Dünyasını talan eden, viraneye çeviren: Moğol İstilası ile Haçlı Seferleri bir ibret vesikası olarak karşımızda durmaktadır. Şeyh Hasan Nasrullah’ın: “Emperyalistlerin, elindeki tek ve son koz Mezhepçilik fitnesidir” sözü hem Emperyalistlerin İslam Dünyasına karşı verdikleri mücadelenin finale doğru yaklaştığını ve hem de İslam Dünyasının içinde bulunduğu durumun vahametini anlatması noktasında önemlidir.

Elbette Emperyalizm, ayakta kalabilme ve İsrail’in varlığını sürdürebilme çabaları çerçevesinde, elindeki son kozu olan mezhep savaşları kartını da kullanarak, habis varlığının ömrünü uzatabilme amacını gütmektedir. Fakat hepimizin de iyi bildiği gibi ne Tekfirciler Sünni’dir ve ne de Ahbariler Şiî’dir. Her iki akım da Emperyalizmin şapkasından çıkmış oyuncaklardır. Dolayısıyla Emperyalistlerin, İslam Dünyasında mezhep savaşları çıkarma çabaları; ulaşılması hayal olan habis bir arzu olarak Emperyalistlerin kursağında kalacak, ne Sünni Müslümanlar ve ne de Şiî Müslümanlar bu oyuna alet olmayacaklardır. Aksine tekfircilik zihniyeti, İslam Dünyasındaki halkları daha da birbirine kenetlendirecek ve Öz Muhammedî İslam’ın farkı güneş gibi ortaya çıkacaktır. Bütün dünya Süfyânî İslam’dan (Amerikancı İslam) ve Emperyalist tağutlardan nefret edecek ve dünya halkları arasında İslam’a yöneliş hızlanacaktır inşallah. Selam olsun Rah-ı Hakk’ta hiç eğilmeden dimdik yürüyenlere.

Muhammed Hüseyin Seyfullah

So if you apps for writers free are askingwho can write my essay for me?Well, fortunately there are many talented writers out there who are ready to devote their energy and time that will help you.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. ihsan dedi ki:

    Sünni/şii meselesine Ehli Beytin bakış açısını net bir biçimde kaleme almışsınız. Tebrik eder , bu tür yazıların devamını ve yaygınlaşmasını temenni ederim.
    Ehl-i Beyt Mektebinin hakkaniyetinin ve bu mektebin piri İmam Humeyninin azametinin her geçen gün biraz daha billurlaşması, tüm mazlumları sevince gark etmektedir.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.