SALDIRI MI? SAVUNMA MI?

ehlibeythaber

Yazarın şu ana kadar yazılmış 43512 makalesi bulunuyor.
  • 05 Aralık 2014
  • 1.796 kez görüntülendi.

     İstemediğiniz halde Cihad sizin üzerinize farz kılındı. Hayır bildiğiniz işlerde şer, şer bildiğiniz işlerde ise hayır vardır.(Bakara 216)

İslam peygamberi, Arabistan’ın sert iklim koşullarında kalpleri katılaşmış, kendi benliklerini çöl kumları içerisinde kaybetmiş olan bir coğrafyanın insanını ıslah için gelmiş oradan dünyayı şekillendirmiştir. Hatemül Enbiya Hz. Muhammed (s.a.s) dünya halklarının, İslam ile tanışması için yoğun bir çaba ve gayret içerisine girmiştir. Peki peygamberin çağrısı çölleri aşabildi mi? Denizlerin ötesine geçebildi mi? Eğer geçtiyse dünya hakları bu çağrıya nasıl icabet etti? Kılınç zoruyla mı kabullendiler? Yoksa idrak ve iradelerini kullanarak mı ilahi çağrıya icabet ettiler? İslam’ın tebliğ metodu kılıç mı, yoksa lisan mı? Şimdi bu sorulara cevap arayalım:

Hz. Peygamberden (s.a.s) günümüze doğru evliyanın ve enbiyanın tavır ve tutumlarında İslami hareket metodu kılıç mıdır, lisan mıdır diye bir bakalım. Acaba kalem kılıca galip gelecek mi?

Hz. Muhammed (s.a.s) Mekke’de yalnızdı. Mekke onun evi, Kureyş kabilesiydi. Böyle bir ortam da insanları ıslahın yolu kılıç değil lisandır.
Hz. Peygamber, insanların fıtratına sesleniyordu. Sakının diyordu. Zulümlerden, günahlardan, pisliklerden sakının diyordu. Cehennemden, berzahtan sakının.Kureyş ulularını ve Kureyş kölelerini tek olan Allah inancına çağırıyordu. Akıl ve idraklerine sesleniyordu. Bireylerin iç dünyalarında bir inkılap oluşturmaya çalışıyordu. Ne yazık ki karınları haram dolmuş olanlar, halkın sırtından geçinenler, Peygamberi Azimüşşanı en büyük düşmanları olarak gördüler. Her türlü cefaya ve işkenceye Onun pak bedeni maruz kaldı.
En acısı kendi idrak ve iradeleriyle nefis putunu kırıp peygambere canlarını ve mallarını feda eden ezilmişlerin, Peygamberin gözü önünde, Kabe’nin yanı başında zincire vurulmaları işkencenin her türlüsüne maruz kalmalarıydı. Bu olay peygamberin pak ruhunda büyük acılara sebebiyet veriyordu. Kırbaç yarasıyla bu yara kıyaslanamaz. Kırbaç en fazla bedeni yakar. Kendine sığınan insanları işkence altında görmek ve hiçbir şey yapamamak en ağır işkence değil mi?

Peki Peygamber niçin kılıcını kuşanmayıp sabretti? Eğer kılıç kuşanmış olsaydı hiçbir zümreye hak davasını anlatamazdı. Eğer kılıca başvursaydı insanların iç aleminde inkılap oluşturmak için zemin hazırlayamazdı. Onların, Lat ve Menat’dan daha tehlikeli olan nefis putlarını kırmalarına ortam oluşmazdı. Mekke halkı, gördü ki Hz Muhammed (s.a.s) ve yanındakiler kendilerine zulüm yapıldığı halde şiddete başvurmuyorlar. Mekke halkı gördü ki Hz Muhammed (s.a.s) kan dökücü değil.Hz Muhammed (s.a.s) rahmet peygamberi, Hz Muhammed ahlak peygamberidir. Peygamberin bu mazlumiyeti, insanların kalplerinin İslam’a ısınmasına vesile oldu. Bu hiçbir silahla yapılamayacak bir inkılaptır. Zulüm artık dayanılamaz seviyeye ulaşınca İslam peygamberi ve yarenleri mallarını mülklerini Mekke’de bırakıp Medine’ye hicret ettiler. Yani davamız mal, mülk davası değil. Davamız tek Allah inancını hakim kılıp adaleti sağlamak. Davamız barış ve huzuru yer yüzüne hakim kılmak, yer yüzünü imar etmek, her türlü yalanı, fitneyi, faizi ve bozgunculuğu yer yüzünden kaldırmak.
Bu durum Mekke halkını fetih için hazırladı. Belki de Mekke’de çekilen cefanın, bir sefasıdır Medine halkının İslam’ı seçip tüm putlara La demesi. Çaba Mekke olurken sonuç Medine oldu.

İslam peygamberi Medine’de halkların akıl ve fıtratlarını uyandırmaya, yeni oluşan İslam nizamını pratik hayatta uygulamaya koymakta idi ama kılıçla değil. Kitleler Medine’de peygamberin etrafını sarınca, İslam pratik hayatta karşılık bulunca, Allah inancı insanları düzene koyan kanunun adı olunca İslam devleti kendiliğinden kuruldu. Hem ruhlarda inkılap gerçekleşti, hem de toplumda. Müşrikler, yeni oluşan, insanlara insanlık bahşeden, özgür bireyler inşa eden bu yeni nizamı kökünden yok etmek için hazırlanınca yeni kurulan İslam devletini korumak, insanların mal, mülk, namus ve yaşam güvenliğini sağlamak için Cihad izni verildi. Müminler yırtıcı değildir. Tam tersine yumuşak kalplidir. Bundan dolayı Allahu Teala müminlere hitap ederken; ”İstemediğiniz halde Cihad sizin üzerinize farz kılındı”.(Bakara 216) diye hitapta bulunmaktadır.

 Cihad, toplumun her yönüyle güvende kalması, her türlü bilinen ve bilinmeyen şerri def için başvurulan bir savunma mekanizmasıdır. İslam peygamberinin komutanı olduğu İslam ordusu hiçbir zaman saldırgan olmamış, her zaman savunmada kalmıştır. Çünkü ölen veya öldürülen her insan İslam için bir kayıptır. İslam öldürmek için değil, yaşatmak için gelmiştir.
Bugün din adına ellerine satır alıp Müslüman halkın başını kesenler, olmadık işkenceler yapanlar, Müslümanların can, nesil ve namusunu ayak altına almaya kalkışanlar, Müslümanların mukaddesatlarına en gelişmiş silahlarla saldıranlar, İslam adına Müslümanlara soykırım uygulayanlar, kendilerini Cihad’cı ve Mücahit ilan edenlere soruyoruz. Siz hangi dine tabiisiniz? Acaba İslam peygamberine zerre kadar bağlılığınız var mı? Acaba Allah namına kime secde ediyorsunuz? Siz tarihten bugüne, bugünden yarına eşi benzeri bulunmamış bir fitnenin, bir ihanetin, bir alçaklığın baş aktörlerisiniz. Sizin İslam’la, Peygamber’le, Kuran’la, Allah’la, Cihad’la zerre kadar bir bağınız yok. Siz cellatsınız. Sadece cellatsınız. Öldürmekten başka hiçbir şey bilmiyorsunuz. Ve şunu unutmayın: Mazlumun zalimden intikam alacağı gün, zalimin zulmettiği günden daha acı olacaktır.

Bu gün dünya halklarına İslam dinini kafa kesen tekbir getiren sakallı cellatları olan cariyelik ve ganimet dini olarak lanse etmeye çalışanlar ve onların finansörleri, medya patronları güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Yalan haberlerinizle süslü cümlelerinizle ancak kendinizi kandırabilirsiniz. Siyah balçığınız sizin gözünüzü kör etmiş. İslam güneş gibidir. Gözünü kapatan kendine gece yapar. İstesenizde istemesenizde Allah (cc) nurunu tamamlayacak, bu nur tüm kainatı aydınlığa kavuşturacak, kara sermayenizle yok olacaksınız. Güneş her gün olduğundan daha parlak ve yeryüzü daha aydınlık olacaktır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.