Suriye’deki teröristleri destekleyen ülkelerin Londra toplantısı

  • 20 Temmuz 2016
  • 904 kez görüntülendi.
Suriye’deki teröristleri destekleyen ülkelerin Londra toplantısı

İngiltere’nin yeni dış işleri bakanı Boris Johnson, Suriye gündemiyle Londra toplantısında Amerika, Fransa, İtalya, Suudi Arabistan ve birleşik Arap Emirlikleri dış işleri bakanlarıyla bir araya geldi.

Boris Johnson “Suriye krizinin sonlandırılması için Beşar Esad gitmeli, Esad gitmeden Suriyelilerin acısı dinmeyecek” korosuna dahil oldu. Britanya’nın AB’den çıkışı (“Brexit”) için kampanya yürüten İngiltere’nin yeni dış işleri bakanı, Londra büyük şehir belediye başkanıyken, geçen Aralık ayında Daily Telgraf gazetesinde yazdığı bir makalede, Palmira tarihi şehrin tekfirci teröristlerden temizlenmesinden dolayı Suriye ordusunu kutlayıp, Suriye cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın IŞİD’in yenilmesine yardım edebileceğini savunmuştu.

Fakat dış işleri bakanı olunca sözlerinden çark etmeye başladı. Boris Johnson, Rusya ve Suriye hükümeti ve halkının tekfirci terörizme karşı mücadelesini destekleyen diğer ülke ve kuruluşları, Beşar Esad’in görevden alınmasına katkıda bulunmalarını istedi. İngiltere’nin Suriye ve bölgeyle ilgili asıl stratejisi terörist örgütleri desteklemek, Suriye’de kanlı ve yıkıcı krizin devam etmesini sağlayarak, Beaşr Esad hükümetini devirmektir. Bu nedenle İngiltere’de Başbakan veya dış işleri bakanının değişmesi, Londra’nın bu çarpık devlet politikasını değiştirmemektedir.

Londra toplantısına katılan dış işleri bakanları önceki toplantılarında olduğu gibi, selefi Vahhabi tekfirci terör örgütlerini Suriye ılımlı silahlı muhalefet güçleri olarak yansıtıp desteklediler. Bilindiği gibi İngiltere ile Fransa sömürgeci ve işgalci güçler, birinci dünya savaşı ardından İslam ülkelerini etnik, mezhep ve din temelinde parçalamak, sürekli savaş, istikrarsızlık ve felaketleri dayatmak amacıyla Sykes-Picot Antlaşması’nı bölge ülkelerine dayattılar. İngiltere, Filistin topraklarında “Siyonist Yahudi devleti” ve Arabistan’da “Selefi Vahhabi-Harici Suudi hanedan’ını” iktidar yapma planlarını hazırladı. Günümüzde ise Amerika, İngiltere ve Fransa, insanlık düşmanı hem Siyonist İsrail ve hem de Vahhabi Suudi hanedan rejimlerini ayakta tutmakta ve İslam ile Arap ülkelerine iç savaş ve terör dayatmaktadırlar.

Suriye halkı ve Hükümeti ise hem Siyonist rejim hem de Vahahbi-Harici Tekfirci Suudi rejimin saldırgan ve yayılmacı girişimlerine karşı en etkin direniş odağıdır. Amerika, İngiltere ve Fransa ise, bölgedeki Siyonist ve vahhabi rejimleri ayakta tutmak amacıyla Beşar Esad hükümetinin devrilmesi gerektiğini belirtip, tekfirci teröristleri desteklemektedirler. Batılı sömürgeci güçler anti Siyonist direniş cephesini çökertmek için, 5 yıldan beri amansız vahşi saldırılarla Suriye hükümetini çökertmeye çalıştıkları halde, Suriye halkı ve ordusunun şanlı direnişi sonucu, bütün saldırı ve çökertme girişimleri akim kaldı. Eğer Suriye halkının şanlı direnişi olmasaydı, Beşar Esad hükümeti 2011 yılında birkaç hafta içinde çökertilebilecekti. Amerika başta olmak üzere Batılı ve gerici Arap rejimlerinin desteğindeki terör örgütleri ve özellikle selefi vahhabi terör örgütlerinin katliam ve saldırıları sonucu, yüz binlerce masum ve mazlum Suriye halkıyla güvenlik ve askeri güçleri şehit düştü ve milyonlarca Suriyelinin yerleşim merkezlerinin yıkılıp yakılması sonucu mülteci duruma mahkum edildi.

Beşar Esad hükümetinin İran İslam Cumhuriyeti ve Rusya’nın desteğinde ayakta kaldığı iddiası, dünya kamu oyunu Suriye halk direnişi gibi gerçeklerden saptırmak için bir karalama kampanyasıdır. Suriye halkının Sünnisi, Alevisi, Arabı, Türkmeni, Kürdü gibi halk kesimleri ve kitlelerinin beş yıllık direnişi olmasaydı, tekfirci teröristler bu ülkedeki yönetimi ele geçirirlerdi. Suriye krizinin tek bir çözüm yolu, batılı ve bölgesel işbirlikçileri, özellikle Suudi krallık rejiminin Suriye’deki tekfirci terör örgütlerine verdikleri askeri, silah, lojistik, istihbarat desteklerini durdurmaları, Suriye’de milli güvenliğin sağlanıp serbest ve demokratik seçimlerin yapılması şartlarını oluşturmaktır.

Batılı sömürgeci güçlerle bölgesel işbirlikçi gerici dikta Arap rejimleri sadece DAEŞ-IŞİD’i terör örgütü olarak ilan edip, sözde DAEŞ’e karşı koalisyon kurmuşlar. Fakat İslam Ordusu, Ahraruşşam, Fetih ordusu, Nusra Cephesiyle İttifak kuran sözde Özgür Suriye Ordusu da tekfricı selefi vahahbi terör örgütleridir. Bu terör örgütleri ise batılı ve gerici Arap rejimleri tarafından ılımlı silahlı muhalefet olarak yansıtılmaktadır. Bu tekfirci terör örgütleri Suriyeli Aleviler, Şiiler, Kürtler, Hıristiyanlar, Suriye toprak bütünlüğünü ve milli birliği için Suriye ordusuna destek veren Sünnileri tekfir edip, öldürülmeleri gerektiğini ilan etmiş bulunuyorlar. DAEŞ artık beslendiği Amerika ve AB ülkelerini de hedef almaktadır.

Amerika ve batılı müttefikleriyle gerici Arap rejimlerinin Londra toplantısı da, bu ülkelerin terörizmle mücadelede ciddi olmadıklarını, terörizmi iyi ve kötü terörizm olarak sınıflandırdıklarını, DAEŞ kötü, Suriye’deki diğer terör örgütlerinin iyi olduklarını vurgulamaktadırlar. Suriye ve Irak’ta tekfirci terör örgütleri başta olmak üzere, hunhar terör örgütlerine açık bir şekilde Amerika, Fransa, İngiltere, Suudi Arabistan krallık rejimi, Türkiye yönetimi, Birleşik Arap emirlikleri ve Katar’ın çok boyutlu beslendikleri inkar edilemez bir gerçektir. Londra toplantısına katılan dış işleri bakanlarının sözde ılımlı silahlı terör örgütlerini destekleme kararı, Suriye’ye karşı dayatılan insanlık dışı savaşın devam edeceğini gözler önüne seriyor./

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.