BMGK’da Suriye karşıtı kararnamenin veto edilmesi; ABD için yeni bir yenilgi

Suriye ordusu ve müttefiklerinin terörle mücadele sürecinde sergilediği art arda başarı sürecine paralel olarak BM güvenlik konseyinin bazı daimi üyeleri bu başarıları gölgelemeye çalıştı, ancak kapalı kapıya tosladı.

BM güvenlik konseyinin daimi üyelerinden Rusya, Suriye’de 2011 yılında başlayan krizden bu yana onuncu kez BM güvenlik konseyinde Suriye karşıtı çıkarılmaya çalışılan haksız kararname taslağını kullandığı veto hakkı ile engelledi. Moskova yönetimi bir kez daha Amerikalıların Suriye’de kimyasal silah kullanılmasını araştıran ortak araştırma komisyonunun siyasi misyonunun uzatılmasına yönelik tasarılarının onaylanmasına mani oldu.

BM ve kimyasal silahları men eden kurumun ortak araştırma komisyonu araştırmalarının sonunda yayımladığı raporunda Suriye yönetimi 4 Nisan 2017 tarihinde Suriye’nin kuzeybatısında yer alan İdlib eyaletinin Han Şeyhun bölgesinde Sarin gazı adında kimyasal silah kullandığını iddia etti. Ancak söz konusu ortak araştırma komisyonunun görevi Rusya’nın veto hakkını kullanması ile birlikte geçen Perşembe günü son buldu.

Ortak araştırma komisyonu, Suriye yönetimi defalarca kimyasal silah kullanma iddialarını reddettiği halde Suriye ordusunu Han Şeyhun bölgesinde Sarin gazını kullanmakla suçluyor. Rusya yönetimi ise BM ve kimyasal silahları men eden kurumun ortak araştırma komisyonunun raporu asla istinat edilemeyecek delillere dayanarak hazırlanan bir rapor olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergey Riabekov da geçenlerde yaptığı açıklamada, ortak araştırma komisyonunun raporu bir çok çelişkili ifadeleri içerdiğini, raporun hazırlanmasında söylediklerinden kuşku duyulan kişilerin şahadetine istinat edildiğini belirtti.
Suriye’nin İdlib eyaleti Amerika ve Batılı devletlerin desteklediği silahlı muhalif gruplar ve terör örgütlerinin kontrolü altında bulunuyor ve ortak araştırma komisyonunun görev süresinin uzatılmasına yönelik Amerika ve müttefiklerinin çabası gerçekte sırf Şam yönetimini hiç bir gerçek belge ve delil bulunmaksızın Han Şeyhun bölgesinde Sarin gazı kullanmakla suçlamayı amaçlıyor ve sonuçta Suriye’de dengeleri teröristlerin lehine değiştirmek için oynanan bir nevi siyasi oyun olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
Gerçekte Batı ve Amerika yönetimi, Suriye’de sahadaki şartlar terörle hakikaten mücadele eden cephenin lehine ilerlediği bir sırada Han Şeyhun kimyasal saldırı dosyasından Rusya, Suriye’nin yasal yönetimi ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad’a baskı aracı olarak yararlanmak istiyor. Hali hazırda Suriye, Rusya, İran ve Lübnan Hizbullah hareketinin stratejik işbirliği sayesinde Suriye’de tekfirci teröristlerin işgal ettiği bölgelerin hemen hemen tümü kurtarıldı ve Suriye topraklarının %90 kadarı eli kanlı teröristlerin ve hamilerinin elinden geri alındı. Bu başarı şimdi de Irak ve Suriye sınırında bulunan stratejik Elbu Kemal kentinde de elde edildi. Bu son zafer ve IŞİD’in Suriye’nin doğusunda çöküşü, Suriye ve müttefiklerinin teröristlere ve hamilerine karşı Suriye savaşında elde ettikleri stratejik zaferi doruğu sayılır.
Aslında Suriye’nin askeri ve siyasi başarıları Amerika ve müttefiklerinin iradesi dışında gerçekleşmektedir ve bu şartlarda Washington yönetimi BM’yi bir malzeme gibi kullanarak Suriye’deki hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Bu bağlamda Suriye’nin BM daimi temsilcisi Beşar Caferi geçen Perşembe günü Amerika’nın Suriye karşıtı kararname taslağı Rusya tarafından veto edildikten sonra yaptığı açıklamada, Amerika yönetimi BM’den Suriye’deki yıkıcı politikalarını gütme yolunda yararlanmaya çalıştığını belirtti.
Gerçekte Amerika’nın Suriye’ye yönelik yıkıcı politikaları sadece BM’yi bir araç olarak kullanmakla sınırlı kalmıyor. Amerikalı askerleri Suriye topraklarında illegal varlığı, Amerika’nın tekfirci IŞİD terör örgütünün elebaşılarını kaçırması ve sonuçta örgütün Suriye’de tamamen yok edilmesini engellemesi, Amerika’nın Suriye’de izlediği yıkıcı politikalar zinciridir. Amerika’nın Elbu Kemal kentinde IŞİD’in tamamen yok edilmesini engellemesi ve Suriye’yi bölmek üzere bu ülkenin kuzeyinde bazı bölgelere musallat olmaya çalışması, BM’de Suriye’ye baskı uygulama çabaları ile eşgüdümlü hareketlerdir.