İşgal rejimi, bölge güvenliği için en büyük tehdit

İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri defalarca bölge güvenliği için en büyük tehdidin nükleer başlıklara sahip işgal rejimi İsrail’in olduğunu bildirmiştir.

Dün İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan paylaştığı bir tweette, bir kez daha işgal rejiminin bölge için en büyük tehdit olduğunu bildirdi.

Bakan Emir Abdullahiyan, “İşgalci ve suçlu İsrail’in sahte ve gayri meşru rejimi, yüzlerce nükleer savaş başlığına sahiptir.

Tel Aviv, ortak bölgemizin güvenliği için ciddi bir tehdittir. Gelecek şüphesiz Filistin’in o asil halkınındır.” mesajını paylaştı.

Son günlerde işgal rejiminin yeni kabinesini kurmak için görevlendirilen Benyamin Netanyahu, Tahran’ı nükleer silah üretimi peşinde olmakla suçlayarak, ne olursa olsun İran’ın nükleer silah elde etmesine engel olacaklarını ileri sürdü.

İran İslam Cumhuriyeti yetkililerinin işgal rejimi İsrail’in bölge için en büyük tehdit olarak nitelendirmesi, bu rejimin şimdiye kadar elde ettiği karne ve elindeki ölümcül silah ve cinayetlerinden kaynaklanıyor.

Kendi nükleer tesislerini uluslararası atom enerjisi ajansı denetçilerine açmayan ve hiçbir uluslararası anlaşma ve sözleşmeye bağlı kalmayan işgal rejimi yetkilileri, bu şartlarda İran’ı nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçluyor. Oysa İran İslam Cumhuriyeti’nin en üst düzey yetkililer kesin bir dille bu tür iddiaları reddetmiştir.

İşgal rejiminin bölge için en büyük tehdit sayılmasını sadece İran İslam Cumhuriyeti söylemüyor. Bölgede yapılan anketlerde aynı şeyi kanıtlamakta. Nitekim komşu ve Müsüman ülke Türkiye’de yapılan anketlerin sonuçlarından işgal rejiminin en büyük tehdit olduğu anlaşılıyor.

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezinin her yıl gerçekleştirdiği “Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması” ankete göre Türkiye halkının yüzde 81.3’ü Amerika’yı, yüzde 70.8’i ise Siyonist Rejim İsrail’i ülkeleri için en büyük tehdit olarak sayıyor.

Yapılan bu ve benzeri anketlerden anlaşılacağı üzere Amerika’nın Türkiye ve bölge ülkelerine yönelik uzun ve kısa vadeli tüm kültürel yatırımlarına rağmen bölge halkının Amerika ve bölgesel ortağı Siyonist Rejim İsrail siyasetlerine olumsuz yaklaşımı büyümektedir.

Türkiye halkı da bu çerçevede Amerika ve Siyonist Rejim İsrail’i ülkelerinin en büyük düşmanı olarak biliyor. Bunun asıl nedeni de Amerika ve Siyonist İsrail’in Türkiye’ye davranış şekli ve bu alandaki geçmişidir.

Son yıllarda her daim Türkiye halkının bu alandaki kızgınlığını arttıran olaylardan biri de Siyonist Rejim İsrail ordusunun Türkiye’nin Gazze Şeridi’nde, Filistinlilere 2010 yılında gönderdiği yardım gemisi Mavi Marmara’ya saldırması ve o olayda bir kaç Türkiye vatandaşının hayatını kaybetmesidir.

Bir diğer taraftan ise Türkiye halkı Siyonist Rejimi Müslümanların ilk kıblesi Mescidi Aksa’yı işgal eden işgalci bir rejim olarak tanımaktadır. Türkiye’ye göre de Siyonist Rejim Filistin’de geniş çaplı bir soykırım ve baskı uygulamak istiyor.

Kuşkusuz işgal rejimi İsrail’in sahip olduğu ölümcül ve kitle imha silahları da bu rejimin gerek Türkiye halkı, gerekse diğer bölge halkı için en büyük tehdit sayılmasında etkilidir.

Doha’da düzenlenen FIFA Dünya Kupası karşılaşmaları sırasında da, Müslümanlar’ın işgal rejiminden işlediği cinayetlerinden ve işgalinden dolayı ne kadar nefret duyduklarını ortaya koydu.

Sonuç itibarıyla Siyonist rejim İsrail gibi sahte, cani, çeşitli kitle imha silahları ve nükleer başlıklarına sahip bir rejimin kalkıp, İran’ı nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçlaması oldukça gülünç bir durumdur.