Allah-u Teâlâ (c.c.) cenneti yaratır sonra cehennemi yaratır. Melekler cennete bakar sonra cehenneme bakarlar. Rabbimiz sen cenneti yarattın, sonra cehennemi yarattın kimse cehenneme gitmek istemez, herkes cennete gitmek ister derler. Allah-u Teâlâ cennetin etrafını zorluklarla, meşakkatlerle ve engellerle çevirir. Cehennemin etrafını ise insanoğlunun nefs-i emmaresine hoş gelen kadın, makam, mal-mülk ve şan-şöhret gibi şeylerle çevirir. Melekler, Allah u Teâlâ’ya (c.c.) tekrar arz ederler, korkarız ki birçok kişi cehenneme girer.

İnsanoğlu tıpkı gökyüzü ile yeryüzü arasına sıkıştığı gibi iki dünya arasına da sıkışmıştır. Ya bu geçici seyahatin adabına riayet edip cennet-i alaya insan-ı kâmil olarak yerleşir ya da bu kısa süreli seyahatin gerekliliklerini yerine getirmeyip isyan eder, yoldan çıkar, sapar, haddini ve sınırını aşar esfele safilin olarak cehenneme girer. Cennette nasıl ki sınır yok her nimetin en güzeli, en mükemmeli varsa cehennemde de her azabın en dehşeti en korkunvu vardır. Tezimizi bir kutsi hadisle destekleyelim, Cebrail aleyhi selam üzüntülü bir şekilde Resulullah Efendimizin (s.a.a.) yanına gelir. Efendimiz (s.a.a.) üzüntüsünün nedenini sorar. Cebrail aleyhi selam buyurur: bu gün cehennemin nefesleri bırakıldı. Peygamber (s.a.a.) cehennemin nefesleri nedir diye buyurur. Cebrail aleyhi selam: Allah-u Teâlâ (c.c.) ateşe emretti o da yandı kırmızı oluncaya kadar tam bin yıl geçti, yanmasını emretti beyaz oluncaya kadar tam bin yıl geçti daha sonra tekrar yanmasını emretti siyah oluncaya kadar tam bin yıl geçti. Şu anda siyah ve karanlıktır. Nitekim uzunluğu 70 zerra olan zincirin bir tek halkası dünyanın üzerine düşse dünya şüphesiz hararetinden erir yok olur.

Ve eğer zakkum ve zerriden bir katre dünya ehlinin suyuna düşecek olsaydı insanlar onun pis kokusundan zehirlenirdi.

Cehennemin sınırsız azabının bir karesini gözler önüne sermeye çalıştık ki isyan eden nefisler Allah’ın (c.c.) hadlerini görsün, Allah’ın (c.c.) sınırlarını ayakaltı eden nefisler Allah’ın (c.c.) kendilerine çizdiği yolu bilsin ve şaşırıp kendilerine yol haritası çizen nefisler de yola gelsin ıslah olsun. İnsanı ıslah etmek istiyorsak insanın fıtratının derinliklerine dalmamız gerekir ki insanı tanıyabilelim. İnsan fıtratını tanımadan teoride oluşturulan kanun ve nizam insanı yetiştirmede hiçbir pratik etkiye sahip değildir. Sadece cezalarla bir kısım menfaatperestler korkutulabilir. Ki cezanın işlemediği ortam ve mekânda had aşılır. İnsan, ancak kendisini tüm boyut ve incelikleri ile yaratan, kendisini alem-i asgar olarak var eden Allah-u Teâlâ’nın (c.c.) kanun ve nizamıyla ıslah olur. Çünkü insan fıtratının inceliklerini ve yapısını, zaafını ve güçlü yönlerini bilen ve yaratan odur.

Bundan dolayıdır ki çağdaş batı zihniyeti, insan tabiatına aykırı olan yaşam biçimleriyle insanlıklarını kaybetmiş aç kurtların gezdiği sahralarda, kendi elleriyle çocuklarını özgürlük adına şehvet tacirlerinin köleleri haline getirmiş. Eroinman, şarhoş, şehvet perest bir nesil üretmiştir. Yarını olmayan, birliği bozulmuş bir yığın cesetten oluşmuş ruhsuz bir toplum haline bürünmüştür.

Bu gün batı halklarının içine girdiği dehşetli duruma halkımızı sokmaya çalışanlar, halkımızdaki şeref ve namus olgusunu yıkmaya çalışanlar, toplumun aile yapısını yok eden adeta toplumun yaşam kaynağı hüviyetine sahip olan Allah (c.c.) inancını halkın zahirinden ve batınından söküp atmaya çalışanlar, şeytanlık ve hilekarlıkta kemale ulaşanlar, süslü cümleler kullananlar, Allah adına toplumu şeytanlaştırmaya çalışanlar, öz Muhammedi İslam’ı raflara koyup ilah edindikleri şehvet dinini , mal, makam, para, hırs dinini Allah’ın (c.c.) nizamıyla değiştirmeye kalkışanlar ve bunların yalakaları sizleri öyle bir cehennem bekliyor ki siyah ve karanlık aynı kalpleriniz gibi siyah ve karanlık…

Şeytanın dilini konuşanlar, çağdaşlığı ve medeniyeti nefislerine uymak olarak görenler, çağdaşlaşıp ahlaksızlaşanlar, çalanlar, çırpanlar cehennem o kadar simsiyah ve karanlık ki Allah’ın melekleri dahi ondan korkmaktadır. Paralarını mabud, bankalarını mabet edinenler yaptığınız ibadetin ecri çok ağır. Cehennem öylesine karanlık öylesine siyah ki aynı mabudunuz gibidir. Toplumun namusunu tarumar eden yırtıcı kurtlar, cehennem o kadar yırtıcı o kadar siyah ki sizi parçalarınıza ayırmayı beklemektedir. Mazlumları yerin altında sulara gömenler cehennem o kadar derin o kadar siyah ki aynı taptığınız siyah kömür gibidir.

İnsanlığını yitirenlerin ve canavarlaşanların ıslahı ancak ateşte yanmakla olur. Onları ateşten başkası temizlemez. Zira Allah-u Teâlâ (c.c.) insanı tertemiz yaratmıştır. İnsan yaratılışı itibariyle günahtan beridir. İnsan kendi iradesiyle kirlenir. Kendi iradesiyle kendisini değiştirir. Malumunuzdur ki kirlenen çamaşırı temizlemek sıcak su ister. Kir ne kadar çetinse su o kadar sıcak olur. Günah ne kadar büyükse cehennem o kadar sıcak ve karanlıktır. Nasıl ki altın yerin altında siyah ve kara bir taştır. O taşın içindeki cevheri çıkartmak için onu parçalayıp eritirler arındırırlar. Fiziki yapısını değiştirirler, eriterek katıdan sıvıya sıvıdan tekrar katıya çevirirler kalıba bırakırlar şekil alır kıymetlenir alıcısını bekler, işte cehennem de insanı günahlarından arındırmak için eritir. Eğer cevher varsa katı hale gelir alıcısını bekler cevher yoksa da ebedi cehennem vardır. Maalesef ki iki dünya arasında tercih hakkı olan insanoğlu nedendir bilinmez cehennemin etrafındaki geçici zevklere takılmakta ebedi hayatını yok etmektedir. Bu zevkler insanı yanmaya hazırlamaktadır.

Cennetin etrafındaki geçici zorluklar, adeta insanoğlu için bir duş etkisi görmekte o zorluklar insanın bünyesini güçlendirmekte cennet hayatına hazırlamaktadır. Soğuk su ile duş alındığında bir irkilme meydana gelir. Cennetin etrafındaki zorluklar insanı soğuk su misali irker kendine getirir. Daha dinç ve zinde bir hale getirir cennet hayatına hazırlar.

Allah’ım (c.c.) bizleri canavarlaşmış şeytanların şerrinden emin kıl. Allah’ım (c.c.) bizleri hidayete erdir. cehennem azabından kurtar. Allah’ım (c.c.) dünyamızı ve ahretimizi ebedi cennete çevir yeryüzünde adaleti baki kıl.

Mahir ARAS