Ayetullah Mezahiri: Müslümanlar Birlik Olsalardı Baki Mezarlığı Yıkılmazdı

  • 29 Haziran 2017
  • 1.484 kez görüntülendi.
Ayetullah Mezahiri: Müslümanlar Birlik Olsalardı Baki Mezarlığı Yıkılmazdı

İSFAHAN İlim Havzası Başkanı Ayetullah Mezahiri, ümmet içindeki tüm yıkımların Müslümanların birlik ve vahdetinin yıkılmasıyla başlayan bir süreç olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: İşin özü şudur; eğer Ortadoğu’daki Müslümanlar topyekûn emperyalistleri boykot edecek olursa hatta Siyonist rejim bile bu bölgeden çıkmak zorunda kalır. Yani emperyalizm ve Siyonizm’i besleyen maalesef Müslümanların dağınıklığıdır.

Baki Kabristanının yıkım günü olan 8 Şevval gününün yaklaşması münasebetiyle bir konuşma yapan Ayetullah Mezahiri’nin sözlerinden öne çıkan ifadeler şöyle:

Baki kabristanının yıkılması İslam dünyası için büyük bir musibet günüdür. Müslümanlar daima bu musibet için yas tutmalı ve buna ilgisiz kalmamalıdır. Ben bu musibetten dolayı İmam-ı Zaman’a tesliyet arz ediyorum.

İslam ümmeti içindeki tüm musibetlerin kaynağı tefrika ve ihtilaftır. İslam Peygamberi (s.a.a) hicretle birlikte Medine’ye vardığında yaptığı ilk iş hükümet kurmak oldu. İkinci icraatı ise Müslümanları bir araya toplayacak bir mescid inşa etmek oldu. O, insanları mescid yapmaya teşvik ederken kendisi de bizzat bu işte çalıştı, Müslümanlara yardım etti. Peygamberin üçüncü icraatı cemaat namazı oldu. Yani halkın desteği ile bir İslami hükümeti oluşturdu ve Müslümanları kendisinin merkezinde bir araya topladı, onları birleştirdi. Peygamberin Medine’deki dördüncü icraatı tüm Müslümanları kardeş yapmak oldu ve kendisi de Emirulmumin ile kardeş oldu. Bunların tümü çoz az zaman aralıklarında vuku bulan işler olmuştur. Peygamberin getirdiği beşinci icraat ise Müslümanlar arasındaki müsavat ve paylaşım meselesi oldu. Kur’an-ı Kerim ve rivayetlerde bu konu sıklıkla dile getirilmiştir. Yüzden fazla ayet ve binden fazla rivayette paylaşım konusu dile getirilmiştir. Kur’an’ın başında itikadi konular ve namazın hemen ardından “kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler” buyurmuştur.

Merhum Kuleyni, El-Kâfi kitabında getirdiği müteaddit rivayetlerde şunu beyan etmiştir: Gerçek Müslüman kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de seven ve kendi hoşuna gitmeyen şeyi kardeşi için de beğenmeyen kimsedir.

Peygamber (s.a.a) Medine’de bulunduğu on yıl içinde bu temel etkenlerin yardımıyla yaklaşık seksen dört savaşı başarıyla geride bıraktı. Müslümanların binecek atı ve giyecek ayakkabısı olmadığı halde o günün koşullarında en donanımlı orduları mağlup ettiler. Çünkü Allah’a olan güçlü iman onları birleştirmiş ve güçlü kılmıştı.

Kur’an-ı Kerim, tam da bu konunun önemine temas ederek buyuruyor:

Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini anın. Hani sizler düşmandınız ve O, kalplerinizi kaynaştırdı da onun nimetiyle birbirinize kardeşler oldunuz. Sizler bir ateş çukurunun kenarındaydınız ve sizi oradan kurtardı. (Ali İmran 103)

Bazen de şöyle buyuruyor:

O, üzerinizden veya ayaklarınızın altından size bir azap göndermeye veya sizi gruplara bölerek birbirinizle uğraştırmaya ve kiminizin çıkaracağı zorlukları kiminize tattırmaya kadirdir. Bak, belki anlarlar diye nasıl ayetlerimizi çeşitli şekillerde açıklıyoruz. (En’am 65)

İhtilaf, düşmanın attığı bombadan daha yıkıcıdır. Bazen gökten veya yer altından infilak eden bombalar onlarca insanın ölümüne ve yaralanmasına sebep olabilir. Fakat ihtilaf bu bombalardan daha tehlikelidir. Bombalar sizi birbirinize düşürmez ama ihtilaf sizi birbirinize düşürür; düşmanı bırakıp kendinizi yok etmekle uğraşır bir hale düşürür!

Peygamber (s.a.a) hayatta olduğu sürece Müslümanların birlik ve vahdeti devam etti. Mekke’nin fethi ile bu vahdet taçlandırılmış oldu. Peygamber, kendisinden sonra ümmetin vahdetini sağlayacak olan şeyi de net olarak beyan etti: Kur’an ve Ehlibeyt…

Ancak Peygamberin (s.a.a) vefatının ardından Beni Sakife göngeliğinde İslam ümmeti arasına ilk ayrılık tohumu atıldı. O günlerde Medine sokaklarında yürüyen Selman Farsi şöyle diyordu: “Kerdid ve nekerdid”. (Yani Peygamber ne getirdiyse yıktınız). Fakat Araplar bu kelimelerin manasını anlamıyordu. Yani ihtilaf başladı ve düşman da bu ihtilafları körüklemek için hummalı çalışmaya girdi. Günden güne makas açıldı ve ayrılıklar, ihtilaflar derinleşerek devam etti. İslam ümmeti de vahdetle kazanmış olduğu gücünü ve izzetini kaybetti…

Bugün DAEŞ ve El-Kaide gibi ifratçı gruplar Müslümanlar arasındaki ihtilafların mahsulüdür. İslam düşmanları Suriye’de, Mısır’da, Bahreyn’de, Türkiye’de ve İran’ın bazı bölgelerinde Müslümanlar arasında tefrika ve ayrılık pompalamakta, maalesef basiretten yoksun Müslümanlar da bunlara alet olmaktadır!

Asıl hedef emperyalist ve Siyonistlerin zulümleri karşısında büyük bir tehlike olan İslam’dır. İslam’ı yok etmenin en güzel yolu da onun içini boşaltmak, değerlerini altüst etmek ve böylece Müslümanları birbirine düşürmektir. Vahdet dini olan İslam’ı vahşet dinine dönüştürmektir! Bugün maalesef bazı cahil gençlerin duyguları öylesine tahrik olmuş ki adam öldürmeyi büyük bir fazilet saymaktalar! Cennete koşar adım gitmek için düzenledikleri intihar eylemleriyle kendilerini ve onlarca Müslümanı paramparça ediyorlar!

İran ve Irak arasında geçen sekiz yıllık savaş İslam düşmanlarının projesiydi. Bu savaş neticesinde her iki ülkenin de birçok kaynağı heba oldu ve bu iki İslam iyice zayıflatıldı.

Bugün Irak, Suriye, Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen ülkelerindeki içler acısı vahim tablo Müslümanların vahdet ve birlik şuurundan uzaklaşmalarının sonucudur. İslam düşmanlarının Müslümanlar aleyhindeki kirli propagandalarına maalesef sığ düşünen Müslümanlar alet olmakta ve bunun sonucunda da Müslüman ülkeleri düşmanın oyuncağına dönüşmektedir.

Baki kabristanının yıkımı da aslında Müslümanların vahdet ve birlikten uzaklaşması sonucu gerçekleşmiş elim bir hadisedir.

Al-i Suud hanedanı İngilizlerin desteği ile Baki kabristanlığını yıkarak Şiiliğin önünü kesmeye, onun yayılmasını engellemeye çalışmıştır. İngilizler Müslümanlar arasında tefrika ve ayrılık çığırtkanlığı yapan bu güruhu destekleyerek İslam ülkelerindeki nüfuzlarını günden güne artırmıştır. Böylece İslam memlekletleri onların müstemlekesi haline gelmiştir… İslam ümmetinin kalbine yerleştirilen Siyonist rejim de maalesef buna parelel olarak gerçekleşmiştir.

Suudiler Baki mezarlığını yıktıktan sonra Resulullah’ın (s.a.a) ravzasına yöneldiler ve orayı da yıkmak istediler. Fakat Müslümanların, özellikle de İranlıların çok şiddetli bir tepkisiyle karşılaşınca buna cüret edemediler, vazgeçtiler. Onların kör bir müftüsü vardı ve şöyle diyordu: Allah’a hamd olsun ki gözüm kör ve Peygamberin kabri üzerindeki kümbeti görmüyorum!

Kısacası ümmetin bugünkü içler acısı durumu, Müslümanların vahdet ve birlikten uzaklaşmasının sonucudur. Baki kabristanının yıkılmasının sebebi de budur. Eğer Müslümanlar birlik olsalardı Baki asla yıkılmazdı!

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.