Britanya’da İslam karşıtı sözlere tepkiler devam ediyor
Britanya eski dışişleri bakanı Boris Johnson’un düşmanca sözlerine tepkilerin devamında Muhafazakar Parti lideri Brandon Lewis, burka giyen Müslüman bayanlara yönelik sözlerinden dolayı Johnson’un özür dilemesini istedi.
Britanya eski dışişleri bakanı Boris Johnsın İngiliz basından The Daily Telegraph gazetesinde yayınlanan hakaret içerikli sözlerinde kamu alanlarda tam tesettürün yasaklanmasına destek verdiğini belirterek, burka giyen kadınları “posta kutusuna” ve “banka hırsızlarına” benzetti.
Tabi ki Johnson’un sözlerine tepkiler geldi. Britanya İşçi Partili Milletvekili David Lammy, “Sokaklarımızda Müslüman kadınlara saldırı oluyor, başörtüleri haydutlar tarafından çıkarılıyor ama Boris Johnson onları alaya alarak posta kutusuna benzetiyor” ifadelerini kullandı. David Lammy ayrıca “Bizim Donald Trump’ımız kirli seçim hırsı ve emelleri için İslamofobi ateşinin alevlerini körüklüyor” şeklinde konuştu.
Twitter hesabından Johnson’ı eleştiren İngiltere Müslümanlar Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Mikdat Versi de, “Boris Johsnon, Müslüman kadınları banka soyguncularına benzetiyor ve onları posta kutuları gibi görüyor. Peki bu dil, aşırı sağa doğru teşvikten başka bir işe yarıyor mu?” sorusunu yöneltti.
Avrupa ülkelerinde son aylarda Müslümanlara ve özellikle tesettürlü bayanlara yönelik geniş çaplı saldırılar gerçekleşirken İngiliz eski bakanın sözleri gündeme damgasını vurdu.
Müslüman kadınlar sadece İslam karşıtı ve İslamofobi eylemlerinden zarar görmüyorlar. Onlar Avrupa toplumunda ve iş yerlerinde sosyal ayırımlar ve daha az maaş gibi farklılıklara maruz kalıyorlar. Avusturya Müslüman İşler Dokümantasyon ve Danışma Merkezi’nin verilerine göre son yıllarda Müslüman bayanlar, Avrupa’da islamofobinin ana kurbanlarıdır, öyle ki saldırıya uğrayan Müslümanlardan % 98’i Müslüman kadınlardı.
TELL MAMA Kurumu Oxfordshire şube sorumlusu Hüccet Remzi bu bağlamda şöyle diyor: İslamofobi açısından Britanya Müslümanların durumu daha kötüleşmiştir.
Batı Asya bölgesinden Avrupa’ya Müslümanların artan göçleri, Avrupa’da tehdit ve terör saldırıları ve bu saldırıların Müslümanlara nisbet verilmesi ayrıca medyanın propaganda faaliyetleri ve terör eylemleri ve sorunların bir çoğundan Müslümanları sorumlu bilmeleri, başta Britanya olmak üzere Avrupa’da yaşayan Müslümanların yoğun İslamofobi saldırılarına maruz kalmalarına sebep olmuştur.
Bu süreç bazı Avrupa ülkelerinde sağ ve radikal partilerin işbaşına gelmesi ve onların Müslümanlar ve göçmenlere karşı yoğun muhalefet sergilemeleri ile daha da yoğunluk kazandı. Britanya’da da Theresa May’in üyesi olduğu Muhafazakar partinin işbaşına gelmesi ile bu ülkede sadece İslamofobi yoğunluk kazanmakla kalmadı, siyasette yükselmek ve güç kazanmak, seçimlerde aşırıcıların oylarını kazanmak için siyasi bir yönteme dönüştü.
Britanya Muhafazakar parti eski başkan yardımcısı Saide Varesi, Johnson’un aşırı sağ partinin desteğini kazanmak için daha önce hesaplanan yöntemler kullandığına işaretle, “ sarf ettikleri sözlerin hakaret ve zekice bir strateji olduğunu” belirtti.
Bazı Britanyalı politikacıların İslam karşıtı saldırıları, bundan bir süre önce Britanya Müslümanlar konseyi resmi olarak Britanya Muhafazakar partisinde İslamofobi ile ilgili araştırma yapılmasını isteyeceğini açıkladığı bir dönemde artmıştır.
Bu bağlamda Britanya muhafazakar parti üyesi ve Muhafazakar Müslümanlar toplumu başkanı Muhammed Emin uyarıda bulunarak, “bu partinin İslamofobi sorunu ile ilgili uyarıları sürekli gözardı ettiğini” söyledi.
Bu şartlarda Britanya eski dışişleri bakanı Boris Johnson’un hakaret içeren sözleri, Britanya yetkililerinin sadece sözde ve slogan olarak İslamofobi ile mücadele ve Müslümanlara destek vereceklerini belirttikleri fakat pratikte İslamofobi ile ilgili işlenen suçları azaltmak için hiçbir etkili girişimde bulunmadıklarını, üstelik bizzat kendileri de İslamofobi ateşini körüklediğini gösteriyor.