Gelişmeler Çok İyi Yönde, İslam İnkılab’ı İleriye Doğru Gitmekte

  • 07 Kasım 2016
  • 1.459 kez görüntülendi.
Gelişmeler Çok İyi Yönde, İslam İnkılab’ı İleriye Doğru Gitmekte

İran İslam Cumhuriyeti İmam Humeyni’nin Yolunun Yeniden Okunması Konseyi yetkilileri Doktor Mahmud Ahmedinejad ile Mahmudiye’de görüşme gerçekleştirdi.

İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad söz konusu görüşmede şunları söyledi:

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

Ben bu koşullarda İnkılap için yapılabilecek en etkili, en önemli ve en kalıcı hizmetin İnkılabın yeniden okunması olduğuna inanıyorum. Aslında öyle bir toplumsal dönem şekillenmeli, kalıcı ve istikrarlı olmalı ki, onda iki özellik ortaya çıksın. İlk olarak ortak değerler ve ikinci olarak bu değerlere doğru hareket etmek. Bu ikisini ortadan kaldırırsak toplum şekillenmez ve istikrarlı olmaz.

Esasen insan kemal zirvesine doğru hareket etmeye hazırdır. Değerleri ve hareketi olmayan bir insan çürür. Enerjisi boşa gider.

Yozlaşır ve bozulur.

Tabi değerlerden kastımız insanın yaratılış sebebi olan gerçek ilahi değerlerdir. Dünya da böyledir. Eğer genel olarak ortak değerlere doğru hareket etmezse çürür. Bu bizim bütün insanları tek tek kontrol ettiğimizde iyi olacakları anlamına gelmez. Eğer ortak değerler ve bu değerlere doğru harekette sorunlar yaşarsak, herkes bir tarafa dağılır. Orada bir duraksama olursa iki bin yıl sürse bile hiçbir başarı ve ürün ortaya çıkmaz. Çünkü ilahi ortak bir hedefe doğru ortak bir hareket yoktur.

Bazıları “Toplumu durduralım, ortak değer ve inançları ne yapacaksınız” diyorlar. Böyle düşünenlerin işlerinin sonu her kişi için ayrı ayrı düşünmeyle ve onları kontrol etmek için bir görevli belirlemeyle sonuçlanıyor. Amerika’yı görmüyor musunuz? İnsanları kontrol etmek için on altı güvenlik birimi oluşturdu. İş öyle bir boyuta vardı ki neredeyse insanların nefes almalarını bile kontrol edecekler. Tabi bunu da dolaylı olarak yapabilirler. Nereye gitsen kaydediliyor. Sakız çiğnesen kaydediliyor! Nerden geliyorsun? Ne kadar? Hangi kartla nereden aldın? Ve büyük çoğunlukla toplumu kontrol ediyorlar.

İkinci nokta ise; hareket etmek ve değerlere doğru gitmek istiyoruz. Ama değerleri çok fazla tanımıyoruz. Ama yine de bir şey olmuyor. İnsanlar iki şekilde kaybolur. İlk kayboluş şekli, nereye gideceklerini biliyorlardır. Ama adresi bilmiyorlardır. Kaybolurlar ve döner dururlar. Bazen de nereye gideceklerini bile bilmiyorlardır. Kaybolurlar, ne kadar koşarlarsa koşsunlar hiçbir şey değişmez.

Her zaman nereye gideceğimizi bilmemiz gerekir. Nasıl gideceğimizi nereye gideceğimiz belirler. İlahi değerler zirvesine doru giden bir kişinin zulüm yapamayacağı, ihanet edemeyeceği, yalan söyleyemeyeceği, vefasız olamayacağı bellidir. Saf ve inancı olmadan ve aynı zamanda kemali bir hareketi olmadan etkili olamaz ve o yöne doğru hareket edemez.

İlahi değerler zirvesi daha çok insanın içsel seyridir. İçeride böyle bir seyir olmazsa dışarıda da bir şey yaşanmaz. Bu işin pazarlığı da yoktur. İçsel seyirden başka bir şey yapayım da dış dünyada da birşey meydana gelsin diyemezsiniz. Bütün peygamberler insanlara kaybolmamaları ve kendilerini bulmaları adına nereye gitmeleri gerektiğini söylemek için gelmişlerdir. Biz bu dini esası asla bir kenara bırakmadık. Bu esası Allah birdir, peygamber, imamet, adalet ve mead  vardır diyerek sade bir açıklamayla tarif ediyoruz. Bu sonsuz bir deniz ve sonsuz bir hareket ve seyirdir. Tevhit yaşama yansımalıdır. Adalet yaşama yansımalıdır, İmamet, nübüvvet ve mead yaşama yansımalıdır. Eğer bu yansımalar olmazsa ilkelerin ne anlamı kalır?

Eğer toplum ortak ilahi değerlerden uzaklaşırsa, bütün toplumda bozgunculuk yayılır. Bozgunculukla mı mücadele etmek istiyorsunuz? Bunu düzeltmelisiniz ve düzeltmek için sorunun kökünü bulmalısınız.

Biz bunu tecrübe ettik. İnkılap olduğu zaman, biz bir tağut toplumundan bu topluma geldik. Suiistimaller, ihlaller ve bencillikler bir defa da silindi. Çünkü toplum aniden ortak değer, hareket ve inanca sahip oldu. Bu konun üzerine bir çizgi çekip, ‘boş ver’ diyemeyiz. Çünkü bu olmazsa hiçbir şey düzelmez.

İlahi değerler halkın inancı olduğu ve herkes o yönde hareket ettiği zaman elde edilir. Bir koltuk ele geçirdiğimizde her şeyi düzelttiğimiz anlamına gelmez. Amerika seçimlerine bakın. O koltuğu ele geçirmek için ellerinden gelen her oyunu yapıyorlar. Senin bu koltuğa ulaşma şeklin bozuk ve fasit, nasıl düzeltmek istiyorsun? Sen bütün ahlaki değerleri çiğnemişken, ahlakı mı yayacaksın? Şaka yapıyor, kendini kandırıyorsun. Biz başından beri seçimler konusuna değinmiyorduk. İmam Hamanei’nin buyurmasından sonra, hem çalışmak isteyen içlerinde endişe duyan kişiler hem de biz bir şehirde toplantı düzenlemek istediğimizde birçok sorun çıkaran kişiler olmak üzere herkes rahatladı.

İmam’ın yolunu yeniden okuma ve açıklama toplantıları güçlü bir şekilde devam edecektir. Bu yolda tek kalsam bile yine de devam edeceğim. Bu gönüllü bir iştir. Eğer seçimlere katılmak isteyen arkadaşlar varsa, bu mecmuada olmasınlar, gitsinler seçim faaliyetlerinde bulunsunlar. Çünkü bu mecmuaya zarar verirler. Ben bu seçimlerde hassasiyetin ve baskının çok olduğunu biliyorum.

Bazen gelip desteklemem için baskı ve zorlamada bulunuyorlar. Ben asla seçim rekabetlerinde bulunmayacağımı söyledim. Yani şura ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birini ya da bir listeyi desteklemem söz konusu değil. Hatta bana en yakın kişi bile gelse saygıdeğer ve özgürdür.

Bazıları yanıma gelip, ‘kestim’ diyor. Neyi kestin? Elini mi kestin? Bu sözler de ne demek? Mektebi olan, Müslüman ve Mehdevi bir insan kesilir mi, tükenir mi? Toplumsal şartlar onun tatile geçmesine izin verir mi? Kemali hareket, insani sorumluluk ve görev biter mi? Bu vazife her an yeniden başlar. Bu yeni bir başlangıçtır.

Ben hepinizin ellerinden öpüyor ve teşekkür ediyorum. Gittiğimiz bütün şehirlerde zahmet çekenlerden teşekkür ediyorum. Bu toplantılar Allah’ın izni ile devam edecek. Düşünceler güçlenmelidir. Dünyayı yöneten, düşünce, inanç ve değerlerdir. Dünyaya yüce bir inanç ve yüce bir düşünce tanıtmalıyız. Ben hiçbirinizden üstün değilim. Bu yedi milyar nüfusta kendisinden üstün olduğum bir kişi bile bilmiyorum. İnsanlığın bütün sefaletinin kökü kendini üstün görmesidir. İblis neden İblis olmuştur? Şeytan neden şeytan olmuştur? Bazıları kendilerine çocukların başını kesme, bomba atma ve suların önünü kapatma izni vermektedir. Kişi kendini üstün görmezse, halkın cebine eline uzatmaz. İnsanlara zulüm yapanlar bunu neden yaparlar? Çünkü kendilerini üstün görürler.

Hatırlıyorum, yıllar önce Fransa Cumhurbaşkanı sürekli olarak İran’a bazı ithamlarda bulunuyor ve saygısızlık yapıyordu. Sonra İran’a saldıracağı yönünde tehditlerde bulundu. Bende ona git işine bak, ne zaman ağaca oturdun da sıkı tutunun diyorsun dedim. Onun tehdidinin cevabı buydu. Onun aktör olan bir hanımı vardı. Yerel bir gazete falan kişinin hanımı falan işte çalışıyor diye yazdı. Ben itiraz ettim. Biz İran İslam Cumhuriyeti’ndeyiz dedim. O tehdit ediyor, bizde tehdidinin cevabını veriyoruz.

Ama ben bu cumhurbaşkanı hırsız diyemem. Hırsızlık yaptığına dair belgeler olmalı. Düşmanım diye ona iftira atamam ve hırsız diyemem. İslam’ı kaybettik. Neler oluyor? Sanki bir yarış var. Hayır ve iyilik yarışı olacağı yerde, tam tersi bir yarış mevcut.

Son olarak şunu söylemeliyim ki, beni Malik Eşter’le kıyaslamayın. Ben okyanustaki bir saman tanesiyim. Hepinizin küçüğüyüm.
Bazıları Rehber’i boş ver, artık işimizin bir önemi yok diyorlar. Bunlar Şeytan’ın sözleridir. Bütün toplum ne yapacağını bilmelidir. Meydana çıkmalı, enerji sarf etmeli, istemeli ve desteklemeli. Yoksa İmam Ali’yi toplumun başına geçirseniz bile hiçbir şey değişmez. Hepimiz dikkatli olmalıyız. Hepimiz toplumsal görevimiz olan Emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i anil münkeri yerine getirmeliyiz. Bu konuyu küçümsememeliyiz. Allah aşkına Allah’ın dinini bozmayın. Esas olan hepimizin uyanık gözlerle hangi tarafa gittiğimizi bilmemizdir.

Bizim konumuz kimin hangi sandalyede oturduğu değil, İnkılabın yoludur. Bizim işimizin konusu bu değildir. Kim demiş ki herkes her yerde bulunmalı? Benim böyle bir görevim yok. Benim işimin konusu seçimler değil. Eğer dostlar başka görevleri olduğunu düşünüyorlarsa ellerinden öpüyorum, buyursunlar gitsinler. Çünkü bu durumda birlikte çalışamayız. Ben açıkça söyledim, cevap verdim. Açık bir bildiri de yayınlayacağım. Eğer ortam hazır olursa, bazı iç meseleler hakkında da konuşacağım. Bazen kapıya söylemelisin ve duvar duymalıdır. Bazen de halkta bulunan potansiyel fiili olarak şeffaf ve açık bir şekilde söylenmelidir. Allah- u Teala da dış değişimlerin iç değişimlerin bir sonucu olduğunu buyurmuştur. Dışarısı için endişelenmeyin. Ben asla gelecekteki değişimler konusunda endişelenmiyorum. Gelişmeler çok iyidir ve dünya inkılabı ileriye doğru gitmektedir.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.