Nişasta bazlı şeker gerçeği: Milyonlar nasıl zehirlenecek?

  • 15 Mart 2018
  • 1.875 kez görüntülendi.
Nişasta bazlı şeker gerçeği: Milyonlar nasıl zehirlenecek?

Şeker fabrikalarının elden çıkarma operasyonu, nişasta bazlı şeker tartışmalarını bir kez daha alevlendirdi. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı’nda öğretim görevlisi olarak çalışan Dr. Ahmet Soysal, nişasta bazlı şeker tehlikesini yazdı.

21 Şubatta Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca (ÖİB) açıklanan 14 şeker fabrikasının satılması ile ilgili karar, toplumumuzda bilinen adı “mısır şurubu” olan nişasta bazlı şekerlerin (NBŞ) insan sağlığı üzerine olan etkilerinin yeniden tartışılmaya açılmasına da neden oldu.

2 milyon 600 bin tonluk tüketimimizin önemli bölümünü karşılayan bu 14 fabrikanın satışıyla, önemli bir şeker açığı ortaya çıkacağı, bu nedenle nişasta bazlı şekerlerin daha çok yaşantımıza gireceği bir gerçek.

NİŞASTA BAZLI ŞEKER NEDİR?

NBŞ’ler genelde mısır nişastasından kimyasal ve enzimatik hidroliz teknikleri kullanılarak sıvılaştırma, parçalama ve izomerizasyon aşamaları ile üretilen modifiye bir tatlandırıcıdır. Üç tipi vardır: Yüzde 42’lik, yüzde 55’lik ve yüzde 90’lık fruktoz şurupları. Diğer bölümleri glikoza aittir.  Ancak sakarozda birbirine bağlı ve eşit oranda bulunan fruktoz ve glikoz, bu şurupların içinde birbirine bağlanmaz; yani serbest halde bulunur. Yüzde 42’lik fruktoz şurubu kek ve tatlılarda; yüzde 55’lik şurup alkolsüz içecekler, dondurma, şekerlemeler, çikolata, kek ve tatlılarda; yüzde 90’lık şurup ise çok tatlı olması istenen ürünlerde kullanılmaktadır.

NİŞASTA BAZLI ŞEKER NEDEN ZARARLI?

  • Fruktozun sindirimi, absorbsiyonu ve metabolizması glikozdan çok farklıdır. İnce barsaktan emildikten sonra karaciğere taşınan früktoz; glukoz gibi glikojene çevrilmemekte, aksine karaciğerde glikozdan çok daha hızlı yıkılarak yağ asitlerine dönüşmekte ve alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasına, fibroza ve siroza yol açmaktadır.
  • Fruktozun diğer bir özelliği ise pankreastan insülin salınımını uyarmamasıdır. Pankreastan insülin hormonunun salgılanmaması doygunluk hormonu dediğimiz leptinin de salgılanmaması sonucunu doğurmaktadır. Bunun sonucunda NBŞ ile tatlandırılmış gıdaların tüketenler tokluk hissetmedikleri için yemeye devam etmektedirler. Bu durum obezitenin tek nedeni olmasa da, önemli nedenlerinden biridir. ABD’de yapılan çalışmalarda özellikle 1980’li yıllardan sonra NBŞ kullanımının artması ile obezite sıklığının artması arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur.
  • Yüzde 55’lik ve üzeri fruktoz şurupları ile hazırlanan gıda maddelerinin tüketilmesinin insülin direnci gelişmesi, tip II diyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarına yol açtığını gösteren özellikle son on yıl içinde yoğunlaşan bilimsel çalışmalar vardır.
  • İnsan vücudundaki früktoz metabolizmasının bir diğer önemli özelliği ise ürik asit seviyelerinde de yükselmelere yol açmasıdır. Çok sayıda bilimsel araştırmada NBŞ kullanılmış besin maddeleri tüketen ve özellikle hipertansif olan insanlarda bu besin maddelerinin tüketiminden sonra plazma ürik asit seviyelerinde artış bulunmuştur. Artan bu ürik asit seviyesi koroner kalp hastalıklarına zemin hazırlamaktadır.
  • NBŞ kullanılan besin maddelerinin ısıl işlemden geçirilmesi halinde içindeki früktoz miktarı ile doğru orantılı olarak artan miktarda kanserojen bir kimyasal olan akrilamid oluşmaktadır. Oysa sakaroz kullanılan aynı tip besin maddelerinde ise oluşan akrilamid miktarı önemsiz denecek şekilde düşüktür.
  • Yine ABD’de yapılan bir çalışmada haftada 5 seferden fazla NBŞ kullanılarak yapılmış alkolsüz gazlı içecekler, meyve suları tüketen 20-30 yaş arası gençlerde eklem iltihabı görülme sıklığının tüketmeyenlere oranla yaklaşık üç kat fazla olduğu gösterilmiştir.

NİŞASTA BAZLI ŞEKER KULLANANLARI BEKLEYEN TAHRİBAT

NBŞ’lerin kullanımı sonuç olarak;

  • Karaciğer yağlanması, fibrozis ve siroza,
  • İnsulin ve leptin salgısını düşürerek aşırı yemeye ve obezite ve metabolik sendroma
  • Kanserler de dahil olmak üzere obezite ile ilişkili hastalıklara,
  • İnsulin direnci, Tip II Diyabete,
  • Hipertansiyon ve koroner kalp hastalıklarına yol açabileceği özellikle son on yıl içinde yapılan çok sayıda bilimsel çalışmada gösterilmiştir.
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.