Siyonist Suudiler, İran’ı sürekli olarak karalamaya çalışmaktalar

Suudilere bağlı siyasi çevreler bir kaç gündür, İran aleyhinde yeni bir takım çalışmalar başlatmış ve İran’ı sürekli olarak karalamaya çalışmaktalar.

İran İslam Cumhuriyetinin komşu ülkelerle ilişkileri güçlendirme ve ihtilafları çözmeye yönelik çabalarına rağmen bölgede Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri rejimlerinin girişimleri sonucu işbirlikçi bazı Arap rejimlerinin İran aleyhinde yeni senaryodaki işbirlikleri dikkat çekiyor.

Ortadoğu bölgesindeki bazı Arap rejimleri, B.A.Emirlikleri’nin desteği ve teşvikiyle, İran aleyhindeki temelden yoksun iddiaları tekrar gündeme getirmek suretiyle, BM genel kuruluna İran aleyhinde mektup yazdılar.

B.A.Emirlikleri ve Fars Körfezi İşbirliği Konseyi’ne ilaveten Mısır, Fas, Sudan, Ürdün ve Yemen’in müstafi ve firari yönetimi, sözkonusu mektupta, İran’ın yayılmacı siyasetler izlemesinin kaygı verici olduğunu iddia ettiler.

Mektupta ayrıca İran’a ait üç ada konusunda daha öncesi bayatlamış iddialar tekrar gündeme getirtilmiştir.

Daha önce İran’ın BM temsilciliği B.A.Emirliklerini’nin İran’a ait üç ada konusu ile İran’ın Bahreyn’in içişlerine yönelik müdahale ettiği yönündeki asılsız iddialarını reddetmiş ve bunları temelden yoksun çarpıtma amaçlı boş iddialar olarak bildirmişti.

İran B.A.Emirlikleri ile yaşanan ihtilafların görüşmeler yoluyla giderilmesi için bu zamana kadar bir çok kez hazır olduğunu bildirmesine ve bu hususta gerekli adımları atacağını açıklamasına rağmen ne yazık ki şimdiye kadar karşı taraftan bu konuda olumlu her hangi bir cevap almamıştır.

Bilindiği üzere Suudi rejimi artık kendi müttefiki bölgenin bazı rejimleriyle birlikte Yemen bataklığına tamamen saplanmış ve kesin kazanamayacağı bir savaşın tam ortasında yer almıştır. Diğer yandan Suudi rejiminin Bahreyn’in içişlerine müdahalesi ve bu bu ülke halkını sindirme girişimi de şimdiye kadar hiç bir sonuç vermemiş ve Bahreyn halkı kıyamı tüm zulüm ve baskılara rağmen büyüyerek devam etmektedir.

Böyle bir hengamede Suudi rejimi dünya ve bölge kamu oyunu kendi yenilgilerinden saptırmak amacıyla bölge olaylarından İranlı sorumlu göstermek suretiyle İran düşmanlığını artırmak ve dikkatleri dağıtmak istemektedir. Bu arada İran’a ait adalarla ilgili tarihi gerçekleri dikkate almayarak, İran İslam Cumhuriyetinin toprak bütünlüğü aleyhinde asılsız iddialar ortaya atan Suudi rejiminin kışkırtmalarına alet olan B.A. Emirlikleri bu siyasi oyunla İran’a karşı kışkırtıcı girişimlerine devam etmektedir.

Anlaşıldığı kadarıyla bu akım Suudi rejimin siyaset ve yönlendirmesiyle tüm bölgeyi krize sürüklemek niyetindedir. İran bölgenin krize sürüklenmesinden en ufak bir çıkarı olmadığı gibi Suudiler, bölgedeki teröristleri desteklemek suretiyle kendi siyasi amaçlarını tahakkuk ettirmek veya en azından Yemen ve diğer bölgelerdeki yenilgileri karşısında kamu oyunu saptırmak istemekte. Bölgede sürekli olarak mezhebi, dini ve etnik ayrımları körükleyerek kitleler arasında çatışma ortamı çıkarmak isteyen Suudilerin bizzat kendisi artık kendi yaktıkları bu ateşin alevlerine tutuşmuş ve kendi ülkelerini istikrarsızlık ve krize sürüklemiş bulunmaktalar.

Bir yandan Arabistan’ın siyasi ve güvenlik ortamı çok kritik bir süreci yaşarken ve her an halkın geniş kitlesel eylemler başlatacağı korusu içinde olurlarken, diğer yandan Suudiler, bölgede kendi sebep oldukları Suriye, Irak, Yemen, Bahreyn ve Libya gibi bölgelerde terör cephesine sağladıkları çok ağır maddi ve silah desteği ve petrol fiyatlarını düşürerek kendi rakiplerini zor durumda bırakma komploları kendi başında patlamış ve ülke ekonomisi tam bir batma ve çöküşün eşiğine gelmiş bulunmaktadır.

Arabistan şimdi böyle bir hengamede kendisiyle birlikte tüm bölge yönetimlerini de batırmak istemekte ve bu amaçla da Fars Körfezi bölgesindeki bazı Arap yönetimlerini de yanına alarak onların da İran aleyhindeki düşmanca tutum sergilemelerini sağlamaya çalışmaktadır. Suudi rejimi Saddam rejimi döneminde Irak’ın İran’a karşı başlattığı savaşta da aynı düşmanlık, kin ve nefreti İran’a karşı sergilemiş ve sekiz yıllık savaş boyunca İran’a karşı Saddam rejimi her türlü askeri, mali ve lojistik bakımından himaye etmişti.

Tekfiri vahhabilerin denetimindeki Suudiler şimdi de aynı bölge rejimlerini kışkırtarak ve kendi yanına alarak İran’a karşı yeni bir cepheleşme ve cedelleşme yoluna gitmektedir. Nitekim Arabistan ve B. A. Emirliğinin kışkırtmasıyla bölgenin diğer bazı Arap yönetimlerinin BM Genel kuruluna İran aleyhinde ortak bir mektup sunmaları ve İran’ı bölgede istikrarsızlığın ana unsuru olarak tanıtmak istemeleri bu doğrultuda atılmış iğrenç bir adımdır. ABD, İngiliz ve diğer sultacı, emperyalist yabancı ülkelere kendi topraklarında askeri üsler verip bölgeyi daha fazla karıştırmalarına zemin hazırlayan bu rejimlerin, her zaman bölge krizlerinin barışçı ve diplomatik teamüllerle çözümlenmesini isteyen İran’ı bölgenin huzursuzluk kaynağı ilan etmeleri aslında bu rejimlerin nasıl bir misyona sahip olduklarını ve kimlere hizmet ettiklerini tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermektedir. Bunu görmek için insanın arif olmasına hiç gerek yok…