Şehit Muhsin Fahrizade anısına

27 Kasım 2020 cuma öğlen saat 14’ü geçerken başkent Tahran’ın etrafında bulunan Damavand ilçesine bağlı Abserd bölgesinde korkunç bir patlama sesi duyuldu ve ardından Kurşun Yağmuru başladı.
Kurşunlara hedef olan araç, İran İslam Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Teşkilatı Başkanı Dr. Muhsin Fahrizade’ye aitti. Terörist saldırı sonucu 4 kurşun isabeti alanı Musin Fahrizade helikopterle hastaneye kaldırıldı fakat yapılan tüm tıbbi müdahalelere rağmen, İran halkından çok, düşman ülkeler tarafından tanınan bu büyük bilim insanı kurtarılamayarak şehit oldu.

1957 doğumlu Muhsin Fahrizade, Bakan Yardımcısı ve İran füze bilim alanının temellerini atan şahsiyetlerden biridir. Diğer 4 İranlı şahsiyet ile birlikte American Foreign Policy dergisi tarafından dünyanın en güçlü ilk 500 kişilik listesinde yer aldı. Şehit Fahrizade İran’ın bilimsel gelişmesi ve teknolojik altyapı ilerlemesinde çok önemli fakat sessiz bir rolü vardı. Öyle ki şehadeti ardından takımı ile birlikte en önemli ve büyük projelere imza attığı açıklandı. Şehit Fahrizade corana teşhis kitlerinin yerli üretim projesini bizzat denetimi altında yılbaşından itibaren başlattı. Adı ayrıca silahlı kuvvetler desteği ve Savunma Bakanlığı kıdemli bilim insanı ve Fizik Araştırma Merkezi eski başkanı olarak 24 Mart 2007 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından yaptırım listesine alınan İranlı şahsiyetlerden biridir.
Amerikalılar Şehit Fahrizade’nin İran nükleer programının ” Sırlar sandığı” olarak biliyorlar, öyle ki her zaman yapılan müzakerelerde İran’ın sergilediği tutumda etkin fakat gizli rolü vardı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı şehit Fahrizade ile direkt görüşme yapılmadan İran’ın nükleer bilimde ne kadar ilerlediğinin anlaşılmayacağını belirtti.
Siyonist basından The Jerusalem Post Birkaç yıl önce yayınladığı haberde şehit Muhsin Fahrizade kimliğinin 2003 yılında uluslararası Atom Enerjisi Ajansı denetçileri tarafından ifşa olduğunu ve 2018 yılı başlarında siyonist rejim kaynaklarının belirttiğine göre korsan rejim casusluk örgütü MOSSAD’ın İran’da bir nükleer bilim insanına terör saldırısı düzenlemeye çalıştığını fakat başarılı olmadıklarını yazdı.
Fakat bu hafta siyonist rejim medya çevresi İsrail başbakanı Benyamin Netanyahu dolaylı olarak Muhsin Fahrizade terör olayında muhtemel ortaklıklarını onayladığını duyurdular. Netanyahu yaptığı açıklamada, ” Bu hafta hakkında konuşamayacağım bazı girişimlerde bulundum fakat bölgenin gergin bir döneme girdiğini söyleyebilirim”dedi. Fahrizade, Netanyahu’nun bir programda direkt adını zikrettiği tek İranlı bilim adamıdır.
Siyasi veya inançsal hedeflerle insanlara kör saldırı olan terör, İran İslam Cumhuriyeti için tanıdık bir kelimedir. İran’ın terör olayına en az 17 bin kurban vermesi, İslam inkılabının ilk yıllarından bugüne kadar insan haklarını savunduklarını iddia edenlerin perde arkasındaki vahşi girişimlerinin canlı kanıtıdır. Bu yüzden İran İslam Cumhuriyeti İslam inkılabından sonra geçen 40 yılda terörizmin kurbanı olan en büyük ülkelerden biridir; daha doğrusu ” dünyada en büyük terörizm kurbanıdır.”
Nükleer bilim insanlarına yönelik terör saldırısı sulta düzenin İran’a karşı terör saldırılarının yeni yöntemi ve boyutlarından biridir ve ilk kez İran’ın seçkin fizik hocası Dr. Mesut Alimuhammedi’ye yönelik kalleş saldırı ile yaşanadı. Bu saldırı siyonist rejim İsrail casusluk servisi Mossad’a bağlı Mecid Cemalifeş tarafından 12 Ocak 2010 tarihinde şehidin Tahran’ın Geyteriye semtinde olan evinin önünde gerçekleşti. İranlı nükleer bilim insanlarına yönelik terör saldırıları, Dr. Mecid Şehriyari ve Feridum Abbasi Devani 29 Kasım 2010, Daryuş Rızainejad 23 Temmuz 2011’de ve Mustafa Ahmedi Ruşen de 11 Ocak 2012 tarihlerindeki saldırıyla devam etti. Şimdi Muhsin Fahrizade’ye yönelik terör saldırı ile insan haklarını iddia edenlerin vahşi cinayetleri devam etti.

Hiç şüphesiz bu büyük bilim insanına yönelik terör saldırısı, İran’da bilim ve teknolojinin ilerlemesini engellemek amacı ile gerçekleşti fakat kesin olarak düşmanlar hedefledikleri şom ve karanlık amaçlarına ulaşamayacaklar. Zira bilim yok edilemez zira söz konusu bilim insanları yıllar boyunca çalışmalarının sonucu olan bilimsel birikimlerini kendi öğrencilerine aktarmışlar. Nitekim bilim, asırlar önceden günümüze kadar ilerleyerek gelmiştir.
Şehit Fahrizade’ye yönelik yapılan kör terör saldırısı bir gerçeği gün yüzüne çıkarttı ve o da İran İslam cumhuriyetinin yüksek ilerleme zirvelerine ulaşmakta azimli ve güçlü adımlarla ilerlemesidir. Nitekim diğer nükleer bilim insanlarının şehadeti, İran’ın ilim kervanının gelişen ilerlemesini durduramadı ve söz konusu bilim insanlarının kanları, ilim ve erdemlik bahçelerinin fidanlarını sulayarak daha da güçlenerek gelişmesini sağladı.
İran Genelkurmay başkanı Tümgeneral Bakıri, dr. Fahrizade’nin şehadeti nedeni ile yayınladığı mesajının bir bölümünde şöyle yazdı:
“Bu yetenekli ve değerli yöneticiye yapılan suikast, ülkenin savunma kompleksine acı ve ağır bir darbe olsa da, ancak düşmanlar Fahrizade’lerin açtığı yolun asla durdurulmayacağını bilmelidir. Terör örgütleri ve bu olayın failleri, onları ağır bir intikam beklediğini bilmelidir.”
Son yıllarda İran’ın nükleer bilim alanındaki ilerlemesi dikkate alındığında nükleer teknolojinin büyüme ve gelişme eğrisinin yükselişte olduğu görülüyor, öyle ki İran İslam cumhuriyeti günümüzde dünyanın nükleer kulüpteki ender ülkeler arasında bulunuyor. İranlı bilim insanları, İranlıların sahip oldukları üstün zeka ve kabiliyetlerle ilim ve teknoloji alanında yüksek adımlar atarak nükleer bilimi İran ve İranlılar için yerlileştirebileceklerini ispatlarken barışçıl nükleer bilimi diğer özgür ülkelerle paylaşmaya hazır olduğunu gözler önüne serdiler.
İran İslam cumhuriyetinin, nükleer güç reaktörü, nükleer yakıt üretimi, Gama radyasyonu, uranyum zenginleştirme; nükleer enerji santralleri ve araştırma, yeni ve gelişmiş santrifüjler yapımı ve afetlerle savaşma, tıp alanında radyoizotoplar ve radyofarmasötiklerin üretimi, tarım ve tıbbın diğer alanlarında nükleer teknolojinin kullanılması gibi barışçıl nükleer bilimin çeşitli alanlarındaki ilerlemesi, İranlı bilim insanlarının çalışmaları, halkın sabır ve direnişi ve de İslam inkılabı rehberinin dahiyane liderliği sayesinde yaşandı. Tüm bu ilerlemeler İran halkına haksız yaptırımların dayatıldığı bir ortamda yaşandı fakat uygulanan tüm baskı ve yaptırımlar İran’ın ilerlemesini engelleyemezken İran güçlü ve muktedir bir şekilde kendi çalışmalarını sürdürdü.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah seyit Ali Hamenei eşsiz bilim insanı Dr. Muhsin Fahrizade’nin şehadeti nedeni ile yayınladığı mesajda, önemli bir vurguda bulunarak şöyle dedi:
“Tüm yetkililer iki önemli konuyu ciddi olarak gündemlerine almaları gerekir, birincisi bu cinayeti azmettiren ve faillerinin bulunarak kesinlikle cezalandırılmaları ve diğeri de şehidin çalıştığı tüm alanlarda bilimsel ve teknik çalışmalarının sürdürülmesi.”
Siyonist rejim ve destekçileri özellikle de Amerika, İran halkını bilim insanlarından mahrum bırakarak ülkenin ilerlemesini engelleyebilecekleri veya en azından aksatabileceklerini zannediyorlar. Amerikalı ünlü jurnalist James Risen yaptığı bir açıklamada, CIA ve Mossad ajanlarının birlikte İran nükleer ilerlemelerine karşı bir dizi sabotaj eylemi planladıklarını duyurdu.
İran İslam cumhuriyeti “nükleer bilim insanlarının silinmesi” planı Amerika istihbarat uzmanlarınca Beyaz Saray’ın gündemine alındı. Bu bağlamda Beyaz Saray’a istihbari konularda yakınlığı ile bilinen Stratford firmasının seçkin yorumcularından Rawa Bala İran nükleer bilim insanlarına terör saldırıları hakkında yaptığı açıklamada, “bizim stratejimiz İran’ın önemli bilimsel insanlarını oradan kaldırmaktır” dedi.

Amerika ve siyonist rejim, kendi müttefikleri ile her zaman İran’ın barışçıl nükkleer bilimini dünya güvenliği için ciddi tehdit olarak lanse etmeye çalışıyor. Fakat aslında onlar İran İslam cumhuriyetini kendilerinin batı Asya ve Fars Körfezi’ndeki gayrı meşru çıkraları ve programları karşısında bir set olarak görüyor ve bu güçlü direnişi mümkün olduğu her yolla ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bu bağlamda Demokrat senatör Chris Murphy twitter üzerinden paylaştığı mesajda şöyle yazdı:
“Muhsin Fahrizade’nin öldürülmesinden başlıca hedef, İran nükleer anlaşmasını tekrar başlatmayı zorlaştırmaksa, bu cinayet Amerika, İsrail ve dünyayı daha güvenli kılmaz.”
Günümüzde İslami İran, yüksek konumlarda yer almasını, tüm yaptırım ve baskılara rağmen çeşitli tıbbi, tarım ve sanayi alalarında bir çok kabiliyet ve kapasite oluşturan bilim insanların amansız çalışmalarına borçludur. Şehit Muhsin Fahrizade’nin eşi, olayın ardından yaptığı ilk açıklamada şöyle dedi:
“şefkatli ve müdebbir eşimin şehadetinden dolayı taziyelerimi, benim ve şehit için en aziz kişi olan rehberime sunuyorum ve o hazrete teşekkür ediyorum. O ülkesini seviyordu. Şimdi onun yolunu sürdürecek insanlar var.”