LAİLAHE’SİZ İLLALLAH…

Zeynel Abidin Sehidoglu

Yazarın şu ana kadar yazılmış 3 makalesi bulunuyor.
  • 14 Aralık 2014
  • 1.686 kez görüntülendi.

LAİLAHE’SİZ  İLLALLAH

 

Gizli bir hazine olup bilinmek isteyen  Allahû Teâlâ kâinatı yaratıp düzenlemiş ve belirli bir süreye kadar da mühlet vermiş, ona ömür biçmiştir. Ondan dünyayı yaratıp içine de Eşref-i Mahlukat, kainatın özü, numunesi, çekirdeği hükmünde olan  insanı yerleştirmiş ve Dünyayı da insanın emrine amade kılmıştır. Dünyayı, Güneşi, Ayı, Yıldızları, Gezegenleri, Galaksileri… Dünyanın içinde yaratılan bütün mahlûkatı, ağaçları, bitkileri, hayvanatı vesaire ne varsa emrine verdiği insana ise sadece ve sadece kendine kul olmayı emretmiştir.

İnsanoğlu da ruhlar aleminde Allahû Teâlâ’nın bu emrine ki “ Ben sizin Rabbiniz değil miyim “sualine “ evet ‘’Sen bizim Rabbimizsin” cevabını vererek mutlak yaratıcının, kanun koyucunun, tek ilahın, her şeyi mutlak kuvvet ve kudretiyle çekip çevirenin, düzenleyip döndürenin Allahû Teâlâ olduğunu kabul etmiştir.

Allahû Teâlâ, insanın bu verdiği sözünde ne kadar samimi olup ne kadar samimi olmadığını; yine insanın kendisine göstermek için onu bir imtihana tabi tutmuş, bu imtihanı başarıyla geçerse, hiçbir acının, sıkıntının, hüznün ve kederin olmadığı, her türlü sevinç ve mutluluğun olduğu Cennete; verdiği sözde durmayıp aksi yönde hareket ederse de acı ve hüznün, şiddetli ve dehşetli azabın bulunduğu Cehenneme koyacağını vaad etmiştir.

Ve bu imtihan da insanın ilk yaratılışında bütün meleklere secde emri verilip, bütün meleklerin secdeye kapanıp sadece kibir ve gururundan dolayı Allah’ın emrine uymayan Şeytan’ın değişik vesveselerle Hz. Adem (as)’i kandırarak O’nun yasak meyveden yemesini sağlamış, ve bu olay sonucunda Hz. Adem (as) dünyaya gönderilmiş ve ilahi imtihan da başlamıştır.

Dünyaya gönderilen insanlarda; Allah’ı tanıyan, O’nun koymuş olduğu kurallara, nizama, emir ve yasaklarına uyanlarla;  Allahû Teala’yı tanımayıp O’nun emir ve yasaklarına boyun eğmeyip asi olanlar olmak üzere iki bölüme, iki gruba ayrılmıştır:

Birinci grup Şeytanın başını çektiği yaratılıştan kıyamete kadar devam edecek olan zaman sürecinde insana düşman olan, insanların yolları üzerine oturup, onlara sağdan, soldan, önden ve arkadan yaklaşıp onlara değişik türde vesveseler verip saptıran, her türlü gayr-i fıtri ve gayr-i insani işler yapmasına vesile olan, her türlü küfrü, şirki, fitne ve fesadı yaşamasını sağlayan ve insanları felakete sürükleyip Cehenneme yollamak isteyen küfür ve şirk grubu…

İkinci grup ise; yaratıldığı günden itibaren Allah’a verdiği sözde sadık kalan, O’nun koyduğu kanun ve nizama uyan, Allah’ın yüce varlığını ve birliğini her durumda ve her şartta dünyaya haykıran ve bu uğurda malından, canından ve evlad-ı iyalinden vazgeçip ilahi kelimetûllahı dünyaya hakim kılmaya çalışan, önderliğini, liderliğini, imamlığını peygamberlerin yaptığı Tevhid grubu…

İşte bu Tevhidi grupta yer almanın en önemli şartı “Lailaheillallah” demektir. Bu ilahi kelime de iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümü “Lailahe”, yani hiçbir ilahı, hiçbir mabudu, kanun koyanı, nizam vereni, koruyanı, sığınılanı, kulluk edileni vesair hiç birini tanımama, hepsini reddetme, hepsine hayır diyerek kalp denilen sarayı temizlemekle başlar.

Ancak ondan sonra “İllallah” kelimesiyle, temizlenen kalp sarayına sadece tek ve bir olan, yaratan, kanun koyan, kendine sığınılan, yarattığı her şeyi çekip çeviren, düzenleyen; yerlerde ve göklerde ne varsa hepsini yaratan, yarattığı bütün canlıları rızıklandıran yegane mabud, tek ilah olan “Allah” demekle insan Tevhid dairesinin içine girmiş olur. Fakat bu mübarek kelime sadece Tevhid dairesinin kapısını açan bir anahtar hükmündedir. Bu daire içerisinde kalabilmenin yolu; bu mübarek kelimenin anlamının fiili hayata yansıtılmasıyla, uygulanmasıyla mümkün olmaktadır. Hayat-ı içtima-i’den uzak olup, sadece lafızda kalan; yani gırtlaktan aşağı inmeyen, kalbe hakim olmayan bir sözün hiçbir anlamı ve geçerliliği yoktur ve olamazda…

Allahû Teala(cc) bu ilahi kelimenin ”Lailaheillallah” dünyaya hakim kılınması, uygulanması , hayata geçmesi için ; yine insanların içinden onları hidayete çağıran, yol gösteren, karanlıklardan nura çıkaran Peygamberler, Nebiler, İmamlar, Salihler, hidayet önderleri göndermiş; bu mübarek  Zat-ı Nuraniler de, yaşayışlarıyla,  tavırlarıyla, duruşlarıyla gerçek Tevhidi, insanlığa göstermişlerdir. Kendi zamanlarında bulunan bütün putlara, zalimlere, tağutlara, ne şekilde ve ne türde olursa olsun Allah (cc)’un kanunlarından başka kanun koyanlara, hüküm verenlere karşı durmuş, onlarla mücadele ederek gerçek tevhidin yolunu insanlığa göstermişlerdir. İnsanlığın tarihi seyrine bakıldığı zaman bu ilahi kelimeyi söyleyenlerin çok olduğu; fakat pratik hayatta uygulayanların ise çok az olduğu görülmektedir.

Günümüz İslam toplumlarında da en büyük sorun, en büyük sıkıntı “Lailahe’’ siz ‘’illallah” demektir. Bakıldığı vakit herkesin “Lailaheillallah” lafzını söylediği; bir çok İslami ameli “namaz, oruç, hac, zekat, fitre, sadaka gibi” yerine getirdiği görülmektedir. Fakat bu ilahi emirleri yerine getirirken, yaşadığı toplumda kanun koyucuların kim olduğuna, hangi kanunları uyguladığına bakmadan gerek bilerek, gerekse bilmeyerek o kanunları benimseyip, onlarla amel etmektedirler.

İçinde yaşamakta olduğumuz İslam coğrafyasına hakim olan Deccal-i  Süfyaniler  Müslümanları iman çizgisinden çıkarmak için; büyük üstadları, hocaları ve önderleri olan şeytanın izinden giderek Müslümanlara mü’min(!) görünerek onlara kendilerini kabul ettirip, İslami olmayan, adına demokrasi dedikleri  küfür sistemini, düzenini benimsettirip, desteklettirip ve bu yolla inananların imanlarını farkına vardırmadan, hissettirmeden yok etme yoluna başvurmuşlardır.  Böylece insanların tevhidi çizgiden çıkmasını, amellerinin boşa gitmesini ve farkına varmadan imanlarının kalplerinden alınmasını sağlamaktadırlar.

Allah (cc)’a iman ettim diyen her insan, Şeriat-i İslamiye’den  başka her türlü ideolojiye , kanuna , yönetime ‘’ LA’’ demeli; İbrahim Halilullah (as) gibi bütün putları kırmalıdır ki gerçek TEVHİDE, İMANA, ulaşabilsin…

 

 

 

Zeynel Abidin ŞEHİDOĞLU

 

YAZARIN SON YAZILARI
HANGİ GEMİ? - 29 Kasım 2014
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.