Tasnim Haber Ajansı’nın haberine göre, Bircend’in Cemaran Hüseynesi’nde Velayet taraftarı besicilerin büyük toplantısında konuşan İran İslam Cumhuriyeti Başsavcısı İbrahim Reisi, Velayet konusuna değinerek, şöyle dedi: Rahmet Peygamberi (s.a.a), ‘Velayet nedir?’ diye sorulduğunda şöyle buyurmuştur: <Velayet iki kelimeden ibarettir; Veli’nin emrine kulak vermek ve ona itaat etmektir>.
Yüce Allah’ın insana birçok nimet ihsan ettiğini açıklayan Reisi, “bazı nimetler minnetli olmuştur ve Allah’ın kullarına ihsan ettiği nimetlerden birinin de Risalet olduğunu” belirtti.
İbrahim Reisi, şöyle konuştu: Yüce Allah’ın insana verdiği ikinci bir Risalet vardır ki oda, Velayet’tir. Eğer Velayet olmazsa, insan ile diğer varlıkların hiçbir farkı yoktur.
İslam Peygamberi (s.a.a), dünyada halkın din ve dünya işlerini yönetmekle görevli olup Halık ile mahlukun arasındaki vasıtadır.
Ülkenin tüm alanlarda kaydettiği kalkınmayı Velayet nimetine borçlu olduğunu söyleyen Reisi, “Eğer Velayet nimeti olmasaydı, Velayet’e dayalı bir ülke ve düzen de olmayacaktı” dedi.
Bizim büyük besiclerimiz, Velayet’i savunmak için var gücüyle meydana çıkan Hz. Ali (a) ve Hz. Fatıma-i Zehra selamullah aleyhadır.
İmam Humeyni’nin (r.a) ıslah hareketinde Hz. Zehra’yı örnek aldığını belirten Reisi, “İnsan bir bütün olarak alemin sermayesidir ve insanın kaygısı, din, Allah’ın hücceti, Kur’an ve İslam olmalıdır” şeklinde konuştu.
İmam’ın (r.a) “Allah’tan beni besiclerle haşretmesini diliyorum” cümlesine değinen Reisi, şöyle konuştu: İhlas, Allah’a adanmışlık, dini ve İslami düzeni savunmak için evini ve barkını terk etmek, İmam’da (r.a) bulunan özelliklerdi.
Ülkedeki bu tür toplantıların iki mesaj taşıdığını söyleyen Hüccetü-l İslam Reisi, “Mesajlardan biri halka yöneliktir ve oda şu ki İslam İnkılabı’nı canı pahasına koruyan muhafızların olduğunu feryat etmeleridir. İkincisi de düşmanlara yöneliktir ve oda, bu düzenin asli dayanağının eğitimli, mücehhez ve donanımlı olan halk güçleri olduğunu duyurmaktır.
