Batı Asya’da Güvenlik Bölge Dışı rekabet ve tartışmalardan Kaynaklanmakta

  • 12 Aralık 2016
  • 913 kez görüntülendi.
Batı Asya’da Güvenlik Bölge Dışı rekabet ve tartışmalardan Kaynaklanmakta

1. Tahran Güvenlik konferansı dün sabah, Batı Asya (Ortadoğu) Ülkeleri arasında karşılıklı güven ve işbirliğinin takviyesi konusuyla tahran’da çalışmasına başladı

İran dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif, Batı Asya’da yaşanacak gelişmelerin uluslararası sistemin geleceğinde çok etkili rolü olacağını söyledi.

İran dışişleri bakanı, Tahran’da düzenlenen 1. Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, yaşadığımız çağda ve şartlarda artık Batı’nın  dünyanın  şekillenmesinde tek güç merkezi olmadığını belirterek, Amerika’nın  genel olarak faaliyetlerinin  Batı Asya’da yoğunlaştığını çünkü bu bölgenin  etkisinin diğer bölgelerden daha fazla olduğunu inandığını söyledi.

İran dışişleri bakanı, Arap ülkeleri tarafından İngiltere başbakanının Fars Körfezi İşbirliği Konseyi oturumuna  katılması için davet edilmesini de şahsiyetsizliğin geldiği son nokta olarak  nitelerken, ”düzenin kendi içinden gelmesi gerektiğini” kaydetti ve dışarıdan birilerinin ”size güvenlik sistemi getirdim” demesine izin verilmemesi gerektiğini söyledi.

İslami İran dışişleri bakanı, sulta düzenin sona geldiğini belirterek, Amerikalıların bundan dolayı sulta oluşturmak için  yeni savaşlar peşinde olabileceğini ve bunun da milyarlarca dolar zarara yol açacağını söyledi.

Bilindiği gibi Batı Asya bölgesi özellikle son 10 yıl içinde ciddi güven sorunları ile karşı karşıya bulunmaktadır. 11 Eylül 2001 yılı sonrası gelişmeleri özellikle de Amerika’nın Afganistan ve Irak’a saldırısı ve bölge halkları içerisindeki İslami uyanış Batı Asya’nın bir takım güvenlik değişimine uğramasına ve yeni bir takım krizlerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Ama bu durum geçicidir. Bu dönemde bölge dışı güçler bölge içinden kendi istedikleri sistem ve düzeni oluşturmaya çalışıyorlar. Amerika bundan yaklaşık 10 yıl öncesinden bölge ülkeleri içerisinde Büyük Ortadoğu Planı BOP’u hazırlayarak bir takım ülkelerde planlı bir değişimin alt yapısını hazırlamak için kolları sıvamıştır. Bölge ülkelerinin parçalanıp küçük ülkelere bölüştürülmesini hedefleyen bu plan 2003 yılı sonrasından itibaren icra edilmeye başlandı. Bu projenin vizyonunda ise sözde bölge ülkelerinde insan hakları ve demokrasinin bulunmayışı ve batının 60 yıl boyunca bu duruma kayıtsız kalışı ve bu durumun öteki bölge ülkeleri için tehdit v etehlikenin artışını beraberinde getirmesidir vardı ve bu bahaneyle bu ülkelerin içişlerine resmen müdahale başlatılmıştır. Ancak bu plan batının istediği sonuca varamadı.

Batı Asya halen dünyanın en çalkantılı ve krizli bölgesi olmaya devam ediyor. Dünya’da başka hiç bir bölge Orta Asya bölgesi kadar böyle bir krize sürüklenmemiştir. Bu tartışmaların sebeplerinden biri ise söz konusu ülkelerin eskimiş sistemleri ve dünya güçlerinin Oratdoğu (Batı Asya) bölgesine yönelik müdahaleci yaklaşım içinde olmalarıdır. İran dışişleri bakanı Zarif’in tabiri ile sultacılık dönemi artık son bulmuştur ve Amerika bölge dengesini kendi yararına değiştirebileceği düşüncesiyle olaylara karışmış, muhtelif savaşlar başlatmış ancak milyarlarca dolar zarardan başka bir sonuç elde edememiştir.

İngiliz başkanının Fars Körfezi Arap Ülkeleri İşbirliği konseyine davet edilmesi ve burada bir konuşma yapmasının şahsiyetsizliğin açık bir örneği olduğunu bildiren Zarif, düzenin içten kaynaklanması gerektiğini, bölge dışı bir ülkenin başbakanını bölgeye davet etmek ve onun bölge için güven oluşturacağı sözleriyle düzenin sağlanamayacağını, tarihi olaylar ve sürecin, başka ülkelerin içişlerine müdahale eden yabancı devletlerin hiç bir zaman söz konusu bölge ve ülkelerde güven ve barışı sağlayamadıklarını gösterdiğini söyledi.

Elbette bölgenin arap rejimleri batılı devletlerin en önemli silah müşterileridirler ve büyük silah tüccar ve patronları bu arap şeyhlerinin milyar dolarlık silah alım ve gelirlerine özel bir hesap açmış bulunuyorlar. halbuki silahların gölgesinde korunamayan bölge güvenliği ve barışının, istikrar ve huzurunun sağlanması ve korunmasının tek yolu, büyük devletlerin diş bilemesi ve tehditleri değil de bizzat bölge içinde sağlanacak işbirliği ve dayanışma ile mümkün olabilecek.

Nİtekim İran İslam Cumhuriyeti bu siyaset ışığında ve BM teşkilatı ilkesi uyarınca bölge ve dünya meselelerini yakından takib etmekte. Tahran’da düzenlenen 1. Tahran Güvenlik Konferansına güvenliğini temini amacıyla bölgenin daha iyi tanınması ve şartlarının belirlenmesi için muhtelif bölge ülkelerinden bir çok güvenlik bilim adamı ve uzmanın tahran’da bir araya gelmesi de işte bu hedef doğrultusundadır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.